Çok iyi yetiştirildi

A -
A +

Osmânlı'nın dördüncü pâdişahıdır bu zât. Âlim ve evliyâlar dostudur hem de bizzât. Oğlu olur kendisi "Gâzi Sultân Murâd"ın. Babasıdır hem dahî "Çelebi Mehmet Hân"ın. Orhan Gâzi, binüçyüzaltmışta etti vefât. Aynı yıl tahta çıktı oğlu birinci Murat. İşte tam Sultân Murat tahta geçtiği zaman, O gün dünyâya geldi "Yıldırım Bâyezit Hân". Daha şehzâde iken, savaş meydanlarında, Hızı ve sür'atiyle meşhur oldu bir anda. Yâni çevikliğiyle temâyüz eylemişti. Bu yüzden kendisine "Yıldırım" denilmişti. Babası Sultân Murat, vaktâ ki oldu şehid, O da, Sultân olarak tahta geçti o vakit. Yıl bindörtyüziki'de, tam kırkiki yaşında, "Timur Han"la yaptığı Ankara Savaşında, Yenilip, Timur Hân'a esir düştü o saat. Ve bu üzüntü ile eyledi Hakka vuslat. Vefâtı, Akşehir'de vukû buldu ise de, Bursa'da, türbesine defnedildi yine de. "Şehzâde Bâyezid"e, küçük yaşından beri, Verildi lâzım gelen din ve fen ilimleri. O zamanın en mümtaz islâm âlimlerinden, Gerekli ilimleri öğrendi tâ o günden. Meselâ "Molla Rüstem" ve "Çandarlı Hâlil"ler, Ve yine "Koca Mahmud" ve "Molla Fenârî"ler, Şehzâde Bâyezid'e ders veren hocalardı. O, bunlardan lüzumlu din bilgileri aldı. Babasının en seçme silâhşörlerinden de, Askerlik eğitimi aldı hem o günlerde. Osmânlı'nın değerli birçok kumandanından, Komutanlık dersleri aldı bunun andından. Lalası "Fîruz Bey"le birlikte sonra yine, Vâli tâyin edildi o Amasya iline. Vaktâ ki Amasya'ya varır varmaz "Bâyezit", Derhâl sulh ve sükûnu temin etti o vakit. Mevcut karışıklıklar sebebiyle, önceden, Gidenler, Amasya'ya geriye döndü hemen. Bunların arasında hal ve ilim sâhibi, Mümtaz şahsiyetler de bulunurdu tabii. Bu kerâmet sâhibi, ilim ehli kimseler, Halka veriyorlardı öğüt ve nasîhatler. "Şehzâde Bâyezid" de bu mübârek zâtlardan, Din ve fen ilimleri tahsil etti o zaman. Allahü teâlânın emir ve yasakları, Ne ise, öğrenmeye çalıştı ayrı ayrı. Fıkıhta da çalışıp çok bilgi edindi ki, Bu, devletin kanun ve nizâmı da demekti.