Seyyid Emir Külal hazretlerinin, Emir Burhaneddin adındaki oğlu şöyle anlatıyor: Bir gün, Behaeddin-i Buhari hazretleri bizim eve teşrif etmişti. Baş başa sohbet ediyorduk. Mevlana Arif diye bir arkadaşımdan bahsettim kendilerine. Çoktandır görmediğimi arz ettim. Bana bakıp; - Onu görmeyi çok mu istiyorsun? buyurdu. - Evet, çok istiyorum, dedim. Ancak çok uzak bir diyarda yaşıyordu. Beni üzüntülü görünce; - Bunun için üzülme, buyurdu. Sonra kalkıp bahçeye çıktı ve; - Ey Mevlana Arif, acele Buhara'ya gel! diye seslendi. Sonra yanıma gelip; - Sesimi işitti, inşallah yarın gelir, buyurdu. Ertesi sabah çıkıp geldi hakikaten. Kalkıp sarıldım kendisine. - Nasıl böyle çabuk gelebildin? dedim. Cevaben; - Dün, bu saatlerde evimde oturuyordum ki, Hace hazretlerinin sesini duydum. İsmimle çağırarak, "Acele Buhara'ya gel!" diyordu. Ben de bu sabah yola çıktım. Ve bir anda kendimi burada buldum, dedi. AMA BİR ŞARTLA!.. Bu zat, sevdiği bir gence; - Emr-i maruf yapan bir kişi, bu vazifede Peygamberlere ortak olmuş olur, buyurdu. Ama bir şartla. Delikanlı merak etti: - O şart nedir hocam? - İhlasla yapmalıdır. Yani sırf "Allah için". Dünyalık bir menfaat için olursa, hiç kıymeti yoktur, buyurdu. Ve ekledi: - Sabahları bu niyetle evinden çıkan bir Müslümana, melekler gıbta eder evladım. - Emr-i maruf yapacağı için mi efendim? - Evet. Melekler, o mücahidin ayakları altına kanatlarını gerer ve; "O mücahit, kanadımıza bassın da biz de şereflenelim" derler. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com