Dağ konuşuyor!..

A -
A +

Eshab-ı kiramdan Ukayl bin Ebi Talip hazretleri radıyallahü teâlâ anh, Efendimizle birlikte sefere çıktı bir gün. Hava aşırı sıcaktı. Ve çok bunaltıcıydı. Bir dağın eteğine geldiklerinde, susuzluk had safhaya vardı artık. Hazret-i Ukayl; - Çok susadık yâ Resulallah, diye arz etti. Efendimiz aleyhisselam; - Git şu dağa söyle, sana su versin! buyurdular. Hazret-i Ukayl, tereddüt etmedi. Ve dağa doğru dönüp; - Ey dağ, Resulullah Efendimiz bana su vermeni emrediyor! diye seslendi. Dağdan cevap geldi: - Resulullahın emri başım gözüm üstüne. Ancak Ona arz et ki, maalesef hiç suyum kalmadı. Hazret-i Ukayl şaşırdı: - Suyun kalmadı mı, neden? - Hani bir âyet-i kerime nazil olmuştu ya, orada; "Ey insanlar, o ateşten korkun ki, onu tutuşturanlar müşriklerle taşlardır" buyuruluyordu. İşte orada bahsi geçen o taşlar, benim taşlarım olursa, diye ağlamaktan hiç suyum kalmadı. SAÇLARINI OKŞADILAR Yine Sevgili Peygamberimiz "aleyhissalatü vesselâm", çocuk sahabilerden hazret-i Umeyr'in "radıyallahü teala anh" saçlarını okşadılar bir gün. Yaşı seksenlere ulaştığı halde saçları hâlâ siyahtı mübarek zatın. Bir tek bile ak düşmedi o saçlara. YÜZÜNÜ OKŞAMIŞTI Son olarak Efendimiz aleyhisselam çocuk sahabilerden hazret-i Katade'nin de "radıyallahü anh" yüzünü sevgiyle okşamışlardı bir gün. O anda yüzüne bir parlaklık geldi. Öyle ki, akranı arasında hemen fark edilirdi. O parlaklık, ölünceye kadar da hiç gitmedi Ondan. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com