Abdullah-ı Ensârî rahmetullahi aleyh, büyük hadîs âlimidir. Nesebi, "Ebâ Eyyüb-el Ensârî" hazretlerine dayanır. Bunun için "Ensârî" ismiyle meşhur olmuştur. Seksen beş yaşlarında vefat etti. Dört yaşında ilim tahsîline başladı. Bütün din ilimlerine vâkıf oldu. "Üçyüz bin"den fazla hadîs-i şerîf ezberledi. Bütün vakitlerini ilimle geçirir, yemek yemeye bile vakit bulamazdı. Annesi, lokma lokma yedirirdi eliyle. Hadîs-i şerîf toplamak için diyar diyar dolaşır, nice sıkıntılara katlanırdı. Meselâ bir gün; Ders notlarıyla bir yere gidiyordu. Şiddetli bir yağmura tutuldu. Ders notları ıslanmasın diye uzun yolları rükû vaziyetinde gitti. Çünkü o notlar, canından kıymetliydi. Kendisi anlatıyor: Kışın, cübbem yoktu. Hele bizim diyârda, havalar çok soğuk olurdu. Evimde, tek bir "hasır" vardı. Bir de "kerpiç". Bir de yorgan olarak kullandığım "keçem" vardı ki, o da kâfî gelmiyordu. Başıma çeksem, ayağım açılırdı. Ayaklarıma çeksem, başım. Ama dert değildi bunlar. Asıl dert, "günah işlemek"ti bizim için. MÜRŞİDİNİ İNCİTİRSE... Bu zât, bir gün sohbetinde; - Bir hakîkî mürşidin sohbetine kavuşmak, nîmetler içinde en büyük olanıdır, buyurdu. - Neden efendim? dediler. - Çünkü o büyüklerin bir şefkatli nazarı, kalbteki karartı ve pasları temizler de ondan, buyurdu. Ve ilâve etti: - Kâbe, Minâ, Arafât her zaman bulunsa da böyle mübârek bir zât her zaman ele geçmez. Bu yolda ilerleten vâsıta, böyle kâmil bir zâta "Sevgi" ve "İtâat"tir. Şöyle bitirdi: - Ama o mürşidin kalbi incitilirse, bundan "büyük felâket" olmaz işte. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com