Edirne evliyâsından Kabûlî Mustafa Efendi, bir sohbetinde; - Kardeşlerim, cuma günü, duâların kabul edildiği bir an vardır, buyurdu. Ve sordu onlara: - Siz bu ânı yakalamış olsanız, Allahtan ne isterdiniz? Cemaatten bir genç; - Sâliha bir kızla evlenmeyi isterdim, diye arz etti. Bir başkası; - Zengin olmayı isterdim, dedi. Diğerlerine sordu. - Şehit olmayı isterdim. - Hacca gitmeyi isterdim. - Evliya olmayı isterdim. - Son nefeste îmanla ölmeyi isterdim. Ordakiler merakla sordular bu zâta: - Peki hocam siz ne isterdiniz acabâ? Cevaben; - Allah dostlarının sohbetinde bulunmayı isterdim, buyurdu. Şaşırdılar. - Sohbet mi isterdiniz efendim? - Evet. Evliyâ sohbetinde bulunmayı isterdim. Merak etmişlerdi. - Hikmeti ne acabâ? - Çünkü maddî manevî bütün iyilikler, bütün güzellikler, yâni dünyâda ve âhirette rahata ve saadete kavuşmak, "Allah adamları"nın sohbetiyle ele geçer ancak. Her gün tövbe edin! Bir gün de sohbetinde; - Kardeşlerim, sabah akşam tövbe etmeyi ihmal etmeyin, buyurdu. Ve ekledi: - İbâdet etseniz de yine tövbe edin arkasından. Şaşırdılar. - İbâdet etsek de mi efendim? - Evet. Hattâ günahlarınıza "bir defâ" tövbe ederseniz, ibâdetlerinize "bin defâ" tövbe edin. - Neden hocam? - Çünkü bizim yaptığımız ibâdetler, Allahü teâlâya lâyık ve yakışır olmaktan çok uzaktır. Hattâ ibâdetlerimize "sevap" yerine "günah" yazılsa yeridir. - Yâni böyle mi düşünmeliyiz? - Evet. İbâdetlerimizi ve her türlü iyi amellerimizi noksan ve kusurlu bilmeli, kıyamet gününde "eski paçavra" gibi yüzümüze çarpılacağından çok korkmalıyız. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com