Gürpınar'da "Hacı Alî" adında biri vardı. Seyyid Fehîm hazretlerini görünce çok sevdi bu Velîyi. Talebesi olmakla şereflendi hatta. Bir gün geçti aradan. Bu kişi, Van'dan çıkmış köyüne gidiyordu ki, ıssız bir dağ yolunda karşısına biri çıktı âniden. Vaktiyle hasmı olan biriydi bu. Davrandı tüfeğine. Kötüydü niyeti. Vurup öldürecekti adamcağızı. Hacı Ali zor durumdaydı. Bağırdı korkuyla: - Dur, çekme tetiği! Konuşup anlaşalım. Bu husûmet bitsin, barışalım! Ama adam kararlıydı. Hiç tesir etmedi bu sözler. Namluda "Beş fişek" vardı. Peş peşe bastı tetiğe. Kullandı beşini de. Fakat o da ne? Ateş almadı tüfek. Bir daha bastı tetiğe. Yine çıt yık. Ne ses çıkıyordu tüfekten, ne de mermi. Baktı, göremedi fişekleri yerinde. Dona kaldı hayretten. Düşündü, bir türlü aklı almadı bu işi. Kendi kendisine; "Mermiler yuvalarında yok. Nereye gidebilirler?" diye düşündü. Sırrı çözemeyince, öfkeyle ayrıldı oradan. "Alî Efendi" de bir şey anlamamıştı. O da geri dönüp geldi Arvas'a. Seyyid Fehîm hazretlerinin huzuruna vardı. Dağda çok mu korktun? Mübarek, ibâdetle meşguldü o geldiğinde. Seccadesinde namaz kılıyordu. Selâm verinca sordu: - Hacı Alî, dün burada yoktun galiba. - Evet, yoktum efendim. - Çok mu korktun o dağda? Hacı Alî şaşırdı. - Evet efendim, hem de çok korktum. Kaldırdı seccadenin bir ucunu. Fişekleri çıkarıp uzattı ona. - Al şunları, o adama götür teslim et. Zîra kul hakkıdır, kalmasın üstümüzde. - Peki efendim! dedi. O beş fişeği götürüp teslim etti adama. O da çok duygulanmıştı. Tövbe etti yaptığına. Gelip talebe oldu bu "Allah adamı"na. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com