"Durun! Gelmeyin!"

A -
A +

Alî Semerkandî hazretleri, âlim ve velîdir. Ankara'nın Çamlıdere beldesinde yaşar. Oranın halkını irşad eder. Halk fakîrdir. Hayvancılıkla geçinirler. Hayvanları az da olsa, bir çobana ihtiyaçları vardır. Büyük velî bunu sezip; - Ben size çobanlık yaparım, buyurur. Sevinirler. - Ama sana verecek paramız yok ki bizim. - Olsun, mühim değil. - Parasız yapar mısın yâni? - Tabii dua edin, yeter. Köylüyer; - Tamam öyleyse der, hayvanlarını getirip teslim ederler. Akşam hayvanlar dönerler geri. Fakat o da ne? Hayvanların memeleri dolu doludur . Hakikati sezmişlerdir biraz. - Bu zat bize benzemiyor, derler. ? Maksadın nedir? Mübarek, bir gün sığırları kıra salar. O ara bir kurt gelir, bir sığıra yanaşır. Niyeti bellidir. Mübarek fark edip seslenir: - Ey kurt, nedir maksadın? Kurt dile gelir: - Parçalayıp yiyeceğim. - Şimdi git, yârın gel ye! Kurt; - Peki der, gider. Büyük velî, akşam dönünce vaziyeti sahibine söyler. Ama inanmaz adam. Şaka zanneder. Ertesi gün kurt tekrar gelir, sığıra yaklaşır. Mübarek seslenir yine: - Ye ama, deriyi delme! Kurt, sığırı yer, deriye dokunmaz. Akşam, sığırın yalnızca "Derisi" gider geriye. Adam, bunu görünce deliye döner. Koşar, şikâyet eder kadıya. Kadı, büyük velîyi dinleyip sorar: - Pekâlâ, şâhidin var mı? - Ağaçlar ve taşlar şahidimdir. O böyle söyler söylemez muazzam bir gürültü duyulur. Şöyle ki, bayırdaki bütün ağaçlar ve taşlar, yerlerinden kopup mahkemeye doğru gelmeye başlar. Halk korkudan etrafa kaçışır. Büyük velî seslenir: - Durun! Gelmeyin! O anda dururlar. Köylülerin hepsi görür bunu. Ve anlarlar "büyük velî" olduğunu. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com