Ali Semerkandi hazretleri "rahime-hullahü teâlâ", Ankara'nın Çamlıdere beldesinde yaşar. Oranın halkını irşad eder. Halk fakirdir. Hayvancılıkla geçinirler. Ve bir çobana ihtiyaçları vardır. Büyük Velî bunun farkındadır. - Ben size çobanlık yaparım, buyurur. - Sana verecek paramız yok, derler. - Mühim değil, duanız yeter. Köylüler; - Tamam öyleyse der, hayvanlarını getirip teslim ederler. Akşam hayvanlar dönerler geri. Bakarlar ki, sütle dolu memeleri. Hakikati biraz sezer; - Bu zat, bize benzemiyor, derler. EY KURT, MAKSADIN NEDİR? Büyük Velî, sığırları kıra salar. Bir kurt gelir, bir sığıra fena bakar. Büyük Velî seslenir: - Ey kurt, maksadın nedir? Kurt dile gelir: - Maksadım, parçalayıp yemektir. - Şimdi git, yarın gel ye! buyurur. Ve o akşam vaziyeti sahibine söyler. Ama inanmaz adam. Ertesi gün kurt gelir, o sığıra yakın durur. Büyük zat; - Ye ama, deriyi delme! buyurur. Kurt, sığırı yer, dokunmaz deriye. Akşam, yalnızca "deri gider geriye. Adam, bunu görünce deliye döner. Koşar kadıya, şikâyet eder. Kadı, iki tarafı dinleyip geçer zabta. - Şahidin var mı? diye sorar bu zata. - Ağaçlar ve taşlar şahidimdir, buyurur. O böyle söyler söylemez muazzam bir gürültü duyulur. Bayırdaki bütün ağaçlar ve taşlar, yerlerinden kopup mahkemeye doğru gelmeye başlar. Halk korkudan etrafa kaçar. Büyük Velî; - Durun! Gelmeyin! diye seslenir. O anda dururlar. Köylülerin hepsi görür bunu. İyice anlarlar "büyük Velî" olduğunu. > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com