Tebük harbine gidileceği vakit Eshap maddi bakımdan hayli sıkıntıdaydı. Bırakın silahı, bineği, ayakkabısı olmayanlar bile vardı.
Resulullah, Eshaba:
"Herkes gücü nispetinde yardımda bulunsun!" diye haber saldı.
Haberi alan koştu.
Kimi altın gümüş getirdi.
Kimi kılıç, kimi deve.
Kimi de bir avuç hurma. Efendimiz bu hurmaya kıymet vermiş ve onu bütün hediyelerin en üstüne koydurmuştu.
Hazret-i Ömer'in o ara malı çoktu. Kalbinden "Bu defa sadakada Ebu Bekir'i geçebilirim" diye düşündü ve malının yarısını getirip Efendimize teslim etti
Resulullah sordu:
"Yâ Ömer! Eve ne bıraktın?"
"Bu kadar da evimde var yâ Resulallah!" dedi.
Az zaman geçti.
Hazret-i Ebu Bekir geldi. Bütün malını getirmişti. Efendimiz ona da sordu:
"Yâ Eba Bekir! Evine ne bıraktın?"
"Allah ve Resulünün sevgisini bıraktım yâ Resulallah!" dedi.
Efendimiz onlara bakıp:
"Aranızdaki fark, cevaplarınız arasındaki fark kadardır" buyurdular.
Hazret-i Ömer:
"Ebu Bekir, her hususta benden ileriydi. Bu defa onu geçebileceğimi ümit etmiştim. Ama yanılmışım. Onu, hiçbir hususta geçemeyeceğimi çok iyi anladım" dedi. ("Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn" kitabından alınmıştır.)