Ezana hürmet

A -
A +

Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri rahime-hullahü teâlâ, ezanı işittiğinde, hemen diz çöküp dinlerdi huşu içinde. Talebesine de böyle yapmalarını emreder; - Ezana saygılı olun. O, İslâmın bayrağıdır, derdi. Ve bir vaka anlattı onlara. Hadise şöyle: Belh şehrinde, salih bir müslüman vardır. Ezana çok saygılıdır. Ne zaman "ezan sesi" işitse, anında işini bırakır. Ne iş olursa olsun. Edeble, diz üstü oturur. Ezanı hürmetle dinler. Sonunda salevat okur. Sonra kalkıp, namaza durur. Bir ömür bu böyle gider. Nihayet ömrü biter. Ve vefat eder. Techiz ve tekfini yapılır. Namazı kılınır. Sonra, tabutunu omuzlayan cemaat, kabristana doğru yola koyulur. İşte o zaman enteresan bir şey olur. Tabut, eller üstünde giderken, ezan-ı Muhammedî okunur. Fakat o da ne? Müezzin ilk tekbiri okuyunca, tabut havada durur. Bir milim gitmez ileri. Cemaat şaşkına döner. Bu hâl, ezan bitene kadar devam eder. Bitince, yürür tekrar. Nihayet kabre varırlar. Defnini yaparlar. Cemaat içinde, hâl ehli bir zat vardır. Kalb gözü açıktır. Gönlünü çevirir mevtanın kabrine. Vakıf olur kabir ahvaline. Görür ki, Münker-Nekir hiddetle gelir. Şiddetle suale çekerler: - Rabbin kim? Dinin nedir? O anda, Hak katından bir hitab gelir: - Ey melekler! Bu kulumu incitmeyin. O, benim ismime hürmet ederdi. Siz de onu hiddetle sorguya çekmeyin! Şöyle biter hitap: - O, benim ismimi aziz tuttu, siz de onu aziz tutun! www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com