Hindistan'da yaşayan evliyânın büyüklerinden Tâhir-i Bedahşî hazretleri, bir sohbetinde; - Kardeşlerim, insan alıştığı âdetleri sever. Bunlardan ayrılmak istemez, buyurdu. Meselâ doğunca, süt emmeye alışır. Büyüdükçe, evine, mahallesine, şehrine alışır ve bunlardan ayrılmak istemez, değil mi? - Evet efendim, dediler. - Sonra dükkânına, işine, sanatına, sonra çoluk çocuğuna, nihâyet diline, dînine alışır. Bunlardan da ayrılmak istemez. Böylece, muhtelif cemaatler, kavimler, milletler hâsıl olur, değil mi? - Öyledir efendim. - Şu hâlde bir milletin dinlerini sevmeleri, dinlerinin en iyi ve geçerli din olduğunu anladıkları için değildir. Aklı olan, kendi dînini ve başka dinleri incelemeli, dinler arasında en geçerli ve hak olanı anlayıp, ona sarılmalıdır. Ve ilave etti: - Çünkü bâtıl dîne bağlanmak, insanı ebedî felâketlere, sonsuz azablara götürür. Ey insan, öyleyse gaflet uykusundan uyan! Dinleyenler; - Hocam, hak dînin hangi din olduğunu insan nasıl bilebilir? Zîra herkes, alıştığı dînin hak din olduğuna inanıyor ve bu dîni seviyor, dediler. Buyurdu ki: - Din, Allahü teâlânın Peygamberler vâsıtası ile gönderdiği emir ve yasaklara itâat etmektir. Ve bugün geçerli olan din, sadece "İslâmiyet"tir. Bir kimse, ciddî bir araştırma yapsa, bu gerçeği kolayca bulabilir. Haram, ateş gibidir Talebesinden biri çok günah işliyordu. Ona acıdığından gitti bir gün o gencin yanına. Kulağına eğilip fısıldadı: - Haram, ateştir evlâdım. Uzak dur günahtan! Bu söz, çok tesir etti gence. - Haram ateş midir hocam? - Evet evlâdım. Haram yersen, karnını ateşle doldurursun. Haramı tutarsan, ateşi tutarsın. Harama gidersen, ateşe basarsın. Anladın mı yavrum? - Anladım hocam. Bir söz, bu kadar mı tesir ederdi. Genç bıçak gibi kesildi günahtan. ------ E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com