Gemiye bindi ama parası yoktu

A -
A +

Malik bin Dinar "rahime-hullahü teâlâ", Hasan-ı Basri hazretlerinden feyz alıp, velîler arasına girdi. Ama kendisini gizler, evliyâ olduğunu bilmezdi kimseler. Nitekim bir gün bindi bir gemiye. Az sonra gemici gelip; - Ücretini ver! dedi. Ancak hiç para yoktu üzerinde. Zira hırsızlar, cüzdanını çalmışlardı. - Param yok sonra vereyim, buyurdu. Ancak gemici Hristiyandı. Sinirlenip bir tokat vurdu yüzüne. Hatta adamlarını çağırıp bayıltıncaya kadar dövdürdü ve; - Eğer para vermezsen, seni suya atarız! diye tehdit etti. Cevap vermeyince, kol ve bacaklarından kaldırıp, tam denize atacaklardı ki, o esnada denizde ne kadar balık varsa, su üstüne çıkardılar başlarını. Her birinin ağzında birer altın lira vardı. Bunu görünce, donakaldılar şaşkınlıktan! Hiç böyle şey görmemişlerdi ömürlerinde. Allah dostu bir velî olduğunu anlayıp, usulca yere indirdiler. Mübarek zât, o balıklardan iki altın alıp verdi o gemiciye. Ama kalbi kırık olarak. Gemici çok pişmandı. - Ne olur affet, kıymetinizi bilemedik, dedi. O, hiç cevap vermeyip, çıktı gemiden. Su üstünden yürüyüp geçti karşıya. TASAVVUFUN TARİFİ Bir gün, bazı sevdikleri; - Tasavvuf nedir efendim? diye sordular. Cevaben; - Tasavvuf, dünyanın fani olduğunu anlamaktır, buyurdu. Ve izah etti bunu: - Dünyanın fani olduğunu anlayan kimse, ona sarılmaz. Âhirette hesaba çekileceğini bilir, ona göre yaşar bu dünyada. En azından günah işlemez. > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com