Buhâra Evliyâsından Seyyid Emîr Hamza hazretleri, bir gün bâzı gençlere; - Gençlik çağı, nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insan ve cin şeytanlarının saldırdığı bir zamandır, buyurdu. Böyle bir çağda yapılan az bir amele pek çok sevap verilir. - Ya ihtiyarlıkta? dediler. - İhtiyârlıkta dünyâ zevkleri azalıp, güç kuvvet gidip, arzulara kavuşmak imkânı ve ümitleri kalmadığı zamanda, pişmanlıktan, âh etmekten başka birşey olmaz, buyurdu. Ve ekledi: - Çok kimselere bu pişmanlık zamanı da, nasîb olmaz. Bu pişmanlık da, tövbe demektir ve yine büyük bir nîmettir. Çokları bu günlere kavuşamaz. Şöyle devam etti: - Peygamberimizin haber verdiği sonsuz azablar, çeşitli acılar, elbette olacak, herkes cezâsını bulacaktır. Din düşmanları, Allahü teâlânın affını, merhametini ileri sürerek gençleri aldatıyor, ibâdetleri yaptırmayıp, günahlara sürüklüyorlar, öyle değil mi? Gençler; - Evet efendim, dediler. "Şimdi keyfine bak. İbâdeti yaşlanınca yaparsın" diyorlar. - Ama ecel ânî geliyor. İhtiyarlık herkese nasîb olmuyor. Hem sonra bu dünyâ, imtihan yeridir. Bunun için, burada dostlarla düşmanları karıştırmışlar, hepsine merhamet etmişlerdir. Sordular: - Ama âhirette sadece îmanı olanlar kurtulacak değil mi hocam? - Evet, müslümanların zerre kadar îmanı olanların hepsi, sonunda hattâ, çok zaman Cehennemde kaldıktan sonra bile, merhamete kavuşacaktır. Fakat rahmete kavuşabilmek için, ölürken "îman ile" gitmek şarttır. - Îmanla ölmek çok mu zordur efendim? - Elbette. Günahları işlemekle kalb kararınca ve Allahü teâlânın emirlerine ve haramlarına önem verilmeyince, son nefeste îmanla gitmek zor olur tabii. Şöyle bitirdi: - Din büyükleri; (Küçük günaha devam, büyük günaha sebep olur. Büyük günaha devam da insanı kâfir olmaya sürükler) buyuruyorlar. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com