Seyyid Emîr Külâl hazretleri, bir gün meydanda güreşiyor, çok insanlar da toplanmış, onu seyrediyordu. O esnâda büyük Velî "Muhammed Bâbâ Semmâsî" hazretleri geçiyordu oradan. Kalabalığı görünce durdu. Ve seyretti bu seyyid genci uzun uzun. Talebeler şaşırdılar. Herbiri; "Acabâ ne hikmeti var ki, hocamız güreş tutanları seyrediyor" diye düşünüyordu. Onların düşüncesini anlayıp; - Şu güreşenler içinde bir pehlivân var ki, Onun bereketiyle, çok insanlar hidâyete kavuşup, Evliyâlık yolunda yükseleceklerdir, buyurdu. O, bunları söylerken, Seyyid Emîr Külâl ile göz göze geldi birden. Genç seyyid, bu büyük Evliyâyı görünce, mânevî bir hâl kapladı kendisini. Onun muhabbetini kalbinde hissetti. Ve manevi câzibesine kapılarak, gayri ihtiyârî Ona doğru yürümeye başladı. Gelip elini öptü. Ve katıldı sohbet halkasına. BU DÜNYA İMTİHAN Bu zât, sohbetlerinde, Resûlullahın haber verdiği azap ve acıların elbette bir gün olacağını hâtırlatırdı yakınlarına. Bir gün de nasîhat isteyen bir gence; - Evlâdım, bir yanda "Nefis, şeytân", bir yanda "Kötü arkadaş"lar, insanları aldatıp dururken, bu akıntıya kapılmamak çok zordur, buyurdu. Ve ekledi: - Bu dünya, "İmtihân"dır oğlum. Hem öyle çabuk geçer ki, bir de bakarsın ki bitmiş. Sanki tatlı bir rüyâ. Nasıl ki geçen günler çabuk geçtiyse, bundan sonrakiler de öyle sür'atli geçer. Şöyle bitirdi: - Şimdi vaktini insanlara hizmet ve Allaha ibâdetle geçir ki, sonsuz rahatlık, âhirette olacak. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com