"Ha­ni sen has­tay­dın!.."

A -
A +

Mu­ham­med Mu­rad-ı Ka­zâ­nî haz­ret­le­ri bir gün has­ta ol­muş evin­de ya­tı­yor­du ki, ka­pı­sı ça­lın­dı. Aç­tı­ğın­da sev­di­ği bir dos­tu­nu gör­dü eşik­te. Se­vin­cin­den unut­tu has­ta­lı­ğı­nı. Gü­ler yüz­le içe­ri alıp, gâ­yet neş'eli bir soh­be­te baş­la­dı­lar. Son­ra yi­ne gü­ler yüz ve neş'ey­le uğur­la­dı ken­di­si­ni. Fa­kat o git­tik­ten son­ra, ha­nı­mı hı­şım­la oda­ya gi­rip, di­kil­di kar­şı­sı­na. - Efen­di, ha­ni sen has­tay­dın?!. - Evet, çok has­ta­yım. - Has­ta­sın ama, o ar­ka­da­şın ge­lin­ce, na­sıl bir­den iyi­leş­tin? Na­sıl da neş'eli ko­nu­şu­yor­dun öy­le. Bü­tün na­zın ba­na mıy­dı ya­ni? - Hak­lı­sın ha­nım. Ama bu­na mec­bur­dum. - Ne­den­miş o? - Adam­ca­ğız be­ni gör­me­ye gel­miş. Ne hak­kım var­dı has­ta­yım de­yip de onu üz­me­ye? Onun için neş'eli ol­ma­ya ça­lış­tım. Ve ona sev­giy­le ba­kıp; - Unut­ma ha­nım. Müs­lü­ma­nın ke­de­ri kal­bin­de, neş'esi yü­zün­de­dir, bu­yur­du. İMAN Nİ­ÇİN KIY­MET­Lİ? Bir gün de, bir­kaç sev­di­ğiy­le soh­bet eder­ken; - Şu âhir za­man­da, "Ehl-i sün­net" üze­re iman eden kim­se, ne ka­dar şans­lı, ne tâ­lih­li­dir, bu­yur­du. Ve ek­le­di: - Ama bu îma­nın düş­ma­nı da çok­tur. - Ne­den efen­dim? de­di­ler. Sor­du on­la­ra: - Hır­sız, bir şey çal­mak için ku­yum­cu­ya mı gi­der, yok­sa ki­reç­çi dük­kâ­nı­na mı? - El­bet­te ku­yum­cu­ya gi­der ho­cam. - Ne­den? - Çün­kü ku­yum­cu­dan ufa­cık bir şey al­sa zen­gin olur. Ama ki­reç­çi­den iki ton taş al­sa, ne­ye ya­rar? Bu­yur­du ki: - "Doğ­ru îman" da böy­le kıy­met­li­dir iş­te. Ama İs­lâm düş­man­la­rı, "ehl-i sün­net" üze­re îman et­miş olan genç­le­re çe­şit­li yol­lar­la mu­sal­lat olur, îma­nı­nı çal­mak için uğ­ra­şır­lar. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com