Dâvûd-i Tâî hazretleri, İmâm-ı a'zam hazretlerinin talebesidir. Kanâat ehli olup, çok ibâdet yapardı. Gönlünde "dünya sevgisi" hiç yoktu. Haramdan kaçardı. Çok ibâdet yapardı. Gençliğinde bir kadından; "Hangi güzel yüzdür ki toprak olmadı. Hangi ceylân gözdür ki yere akmadı" beytini işitince, şuuru altüst oldu. Hıçkırarak ağladı. Doğruca İmâm-ı a'zam hazretlerinin huzûruna vardı ve işittiği bu beyti Ona arz edip; "Bana ne tavsiye edersiniz efendim?" diye sordu. Hazret-i İmâm; "Önce İslâmiyeti öğren" buyurdu. Onun bu emriyle başladı ilim tahsîline. Yirmi sene hazret-i İmâm'ın dersine devam etti. Çok şey öğrendi. Bunlarla amel etti. İslâma öyle sarıldı ki, hayâtı örnek oldu çok insana. Sonra uzlet etti. Ancak İmâm-ı a'zam hazretleri Onun uzlet ettiğini öğrenince doğru bulmadı. Evine teşrîf etti. Ve kendisine; "İnsanlar arasına gir, talebe kardeşlerinin yanında ol, fakat konuşma, sâdece dersine çalış" buyurdu. Hazret-i Dâvûd; "Başüstüne" dedi. Ve bir sene müddetle hiç konuşmadı. İmâm-ı Ebû Yûsuf, İmâm-ı Muhammed ve İmâm-ı Züfer hazretleriyle de münâsebet kurdu. Durmadan çalıştı. Ama konuşmadı. İmâm-ı a'zam hazretlerinin emrine uyunca, mânevî derecesi de kat kat yükseldi. Nitekim bâzı sevdikleri Ona bu konuda suâl etmişler. O da cevâbında; "Hazret-i İmâm'ın yanında bir sene çalışmam, otuz yıllık ibâdete denk oldu" demiştir. > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com