Medîne'de bir sene müthiş bir kıtlık olmuş, insanlar açlıktan kırılıyordu ki, Hazret-i Osmân'ın buğday kervanı girdi şehre. Tam "Yüz deve" vardı kervanda. Haberi alan koştu: - Yâ Osmân! Buğday da tam zamanında geldi. - Evet kardeşlerim, elhamdülillâh. Teklifte bulundular: - Buğdayın ölçeğine yedi dirhem versek, ne dersin? Kabul etmedi: - Hayır, satmam bu fiyata! Şaşırdılar: - Neden yâ Osmân? - Daha fazla veren var çünkü. Üzüldüler ve mahzun bir halde oradan ayrılıp, Hazret-i Ebû Bekir'in yanına geldiler. O, bunları görünce sordu: - Siz bir şeye mi üzüldünüz? - Evet yâ Ebâ Bekr. Osmân bin Affân'a çok kırıldık. - Hayrola, ne oldu? - Buğdayın ölçeğine yedi dirhem verdik, "Hayır, o fiyata vermem!" dedi. Ne kadar ısrar ettiysek de kabul ettiremedik. - Sebep neymiş peki? - Bizden fazla veren varmış. Hazret-i Ebû Bekr; - Osmâna sû-i zan etmeyin, buyurdu. Başka maksadı vardır belki. - Ne maksadı olacak yâ Ebâ Bekr? - Gelin, birlikte gidelim öyleyse. Hakîkati anlarız elbet. Ve gittiler. Hazret-i Ebû Bekir girdi söze: - Yâ Osmân! Eshab sana kırılmış. Buğdayın ölçeğine yedi dirhem vermişler, satmamışsın. Öyle mi? - Evet, öyle oldu. - Neden? - Daha fazla veren var çünkü. - Kim, ne kadar veriyor yâ Osmân? - Yâ Ebâ Bekr! Onlar "Bire yedi" verdiler. Halbuki Cenâb-ı Hak "Bire yedi yüz" veriyor biliyorsunuz. Nasıl kabul edeyim o fiyatı? Sonra buğdayın tamamını bedava dağıttı eshaba. Hazret-i Ebû Bekir kalkıp alnından öptü bu cömert arkadaşının. Eshab, huzur içinde ayrıldılar yanından. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com