"Hayrola, neyin var?"

A -
A +

Da'lec bin Ahmed hazretleri rahime-hullahü teâlâ, zengindi. İhtiyacı olana verir, dualarını alırdı gariplerin. Bir gün, camiden çıkıyordu ki, birinin direk arkasına gizlendiğini görüp yaklaştı: - Hayrola, neyin var senin? - Yok bir şey efendim. - Gizleniyor gibisin de. - E, evet, şeyy... - Çekinme kardeşim, söyle. - Size borcumu ödeyemedim de efendim. - Borcun ne kadardı ki? - Beşbin akçe efendim. Elini dostça omuzuna atıp; - Üzülme, unut onu! buyurdu. Ve koluna girip evine götürdü. Birlikte yemek yediler. Uğurlarken, eline "beşbin akçe" daha sıkıştırıp; - Al bunu. Bir ihtiyacın olursa, yine bana gel, buyurdu. Garip sevinçten uçuyordu. SENİN BİR SIKINTIN VAR Yine bir fakirin, "onbin dirhem" borcu vardı birine. Ama ödeyemiyordu. Bir gece, açtı ellerini; - Yâ Rabbî, borcumu ödemede bana yardım et! diye yalvardı. O sabah bindi katırına, çıktı evden. Ne yöne gideceğini bilmiyordu. Ama hem gidiyor, hem de; - Yâ Rabbî, sevdiğin birini rast getir de borcumu ödeyeyim, diye dua ediyordu. Serbest bıraktı katırın yularını. Hayvan, bir evin önünde durdu. Bu ev, Da'lec bin Ahmed hazretlerinin eviydi. Büyük velî, anladı derdini: - Senin bir sıkıntın var kardeşim. - Evet efendim, hem de çok. - Söyle, nedir derdin? - Birine borcum var. Ödeyemiyorum efendim. - Borcun ne kadar? - Onbin dirhem efendim. - Kolay, hallederiz, buyurdu. Ve kalkıp, mükellef bir sofra getirdi. Birlikte yediler. Sonra "onbin akçe" verip uğurladı kendisini. > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com