"Hemen çıkın bu evden!"

A -
A +

Mevlânâ hazretleri, âlim ve velîdir. Keramet sâhibidir. Bir gün, zamanın padişahı Sultân Rükneddîn evinde oturmaktadır ki, önünde hazret-i Mevlânâ belirir birden. - Sultânım, buyurur. Hemen çıkın bu evden! Sultân; - Niçin, neden? diye sormaz. Hanım ve çocuklarıyla birlikte acele çıkarlar. Hikmeti o zaman anlaşılır. Zîra ev, büyük bir gürültüyle yıkılır. Öyle ki, az gecikmiş olsalar, helak olacaklardır. Sultân, şükür olarak, "Bin altın" hediye gönderir. O da bunları talebesine verir. Sakın gitme! Bir gün de, Aksaray'da, bâzı kötü niyetli beyler, Sultân Rükneddîn'i Aksaray'a dâvet ederler. Hazret-i Mevlânâ Sultana görünür yine. Buyurur ki: - Sakın gitme! O da gitmez. Ama o beyler başka gün yine dâvet ederler. Bu sefer sormadan gider. Halbuki su-i kast kurmuşlardır kendisine. Gider gitmez öldürürler. Gönlüm öyle istiyor Bir gün de, çok sevdiği "Hüsâmeddîn Çelebi" adındaki talebesinin bağına gider. Oturup sohbet ederler. Bağın yakınında bir dergâh vardır. Mübarek, o dergâha bakar ve - Hüsâmeddîn! der. - Buyurun efendim. - Şu dergâhı görüyor musun? - Evet hocam. - O dergâh senin olsa diyorum. - Estağfirullah hocam. Başkasının yerinde gözüm yoktur. - Ama benim gönlümde var. Hüsâmeddîn Çelebi bu konuşmalardan bir şey anlamaz. Sabahleyin bir vefat haberi duyulur: Vefat eden, o dergâhın şeyhidir. Ve o gün, "Çelebi Hüsâmeddîn" o dergâha müderris tayin olunur. Eee ne demiş büyükler: - Bir "Allah Adamı"nın kalbi neyi isterse, Hak teâlâ ihsan eder. Çünkü onlar, Allahın nazlı kullarıdır. Kalplerinden geçeni hemen yaratır. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com