"Her şey onun şerefine"

A -
A +

Ebû Osman Mağribî hazretleri, bir gün şunu anlattı sevdiklerine: Bir gün, Cibrîl aleyhisselâm, Efendimizin huzûruna girip selâm verdi. O Server selâmını aldıktan sonra buyurdu ki: - Bu gece evimizde hiç yemek yoktu. O esnâda İsrâfil aleyhisselam gelerek; - Yâ Resûlallah, beni Rabbimiz gönderdi. "Habibim isterse, dokunduğu taş toprak altın olsun. İsterse melek olarak yapsın Peygamberliğini", buyuruyor, dedi. Efendimiz; - Ne altın isterim, ne melek olmayı. Sadece kul olarak Peygamberlik yapmayı isterim, buyurdu. ÂLEMLERE RAHMETTİR Bir gün de sohbetinde; - Resulullah Efendimiz, insanlara, cinlere, hattâ canlı cansız her mahlûka Peygamber gelmiştir. Onun rahmetinden, her şeye nasîb vardır. Kâfirler ve melekler de bu rahmetten nasipdardır, buyurdu. Sordular: - Kâfirlere rahmeti nasıldır efendim? - Onun hürmetine, üstlerine umûmi azab gelmez, buyurdu. Sordular yine: - Peki, meleklere rahmeti nasıldır efendim? - Arz edeyim buyurup, şu hâdiseyi nakletti: Bir gün, Resûlullah Efendimiz ile Cebrâil aleyhisselâm konuşuyorlardı. Efendimiz sordular: - Yâ Cebrâil, Hak teâlâ benim için; "Seni, âlemlere rahmet olarak gönderdim" buyuruyor. Bu rahmetten sana da nasîb oldu mu? Cebrail aleyhisselam; - Evet yâ Resûlallah. Hak teâlânın kudret ve azameti karşısında, helak olmaktan korkudaydım. Ne zaman ki, iki âyet getirdim zâtınıza, o zaman korkum gitti, rahatladım, dedi. Ve ekledi: - Çünkü o iki âyette, benim "Emîn" olduğum bildiriliyordu. Sizin sayenizde Rabbimizin meth-ü senâsına kavuştum. Bana, bundan büyük rahmet olur mu ya Resûlallah. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com