Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) devrinde Eshab-ı güzin vilayetleri fethedip, kiliseleri cami, puthaneleri mescid yapıp, salimen ve ganimetle geri geldiler. Ancak Hazret-i Ömer onlara yüz vermedi. Hiç iltifat etmedi. İlgi göstermedi. "Ne yaptınız?" diye de sormadı. Onun bu muamelesi, Eshab-ı güzine gayet güç geldi. Oğlu Abdullah ibni Ömer ile buluşup vaziyeti anlattılar. *** O bunları dinleyip; "Babamın huzuruna bu elbiselerle mi çıktınız?" diye sordu. Meğer bunlar Acem vilayetinin en kıymetli kumaşlarından dikilen elbiselerden giymişlerdi. Onları çıkarıp tekrar huzura geldiler. *** Hazret-i Ömer bu defa onlara izzet ve ikram edip, her birinin hatır-ı şerifini ayrı ayrı sorup; "Merhaba yâ Muhacirînin ve Ensarın meşhurları!" diye iltifat etti. Alâka gösterdi. Eshabdan biri; "Yâ Emîr-el müminîn! Hikmeti ne idi ki, önce iltifat buyurmayıp, nefret eder şekilde karşılandık. Şimdi ise güzel suretle karşıladınız" diye sordu. *** Hazret-i Ömer; "Evvelki gelişinizde, değişik elbiseler giymiştiniz. Gözüme bela dikeni gibi görünüp; "Sübhanallah! Eshab-ı güzinin elbiseleri değişmiş. Birkaç günden sonra, kalbleri de değişir. Dünyayı severler. Ahireti unuturlar. Yarın kıyamet gününde, Resulullaha kavuşunca; 'Yâ Ömer! Senin zamanında, Eshabım elbiselerini değiştirdiler. Sonra kalbleri de değişti. Niçin mani olmadın?' deyip azarlarsa, diye çok korktum. Onun için öyle davrandım" buyurdu. > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com