Bendeniz, gençliğimde büyük âlim, Ahmet Mekkî Efendi'nin yanında müftülük kâtibi olarak çalışıyordum. Ömrümün en kıymetli günleriydi o günler. Maaşımdan, elbiselik kumaş alıp hediye etmiştim bir gün kendilerine. Açık mavi, kıymetli bir kumaştı. Kabul buyurdu. Çok da memnun oldu ve dostlarından merhum terzi Hâbil Amca'ya diktirmeye verdik beraberce. Bir zaman sonra provaya gittik. Hâbil Amca provayı bitirince; - Efendim, bu elbiseyi sıhhat ve âfiyetle uzun yıllar giyersiniz inşallah, diye duâ etti. Ben; "Âmin" dedim içimden. Çünkü uzun yaşamasını çok istiyordum. Ama o büyük velî; - Hiç zannetmiyorum, buyurdu. Bu elbiseyi fazla giyemeyeceğim. Üzülmüştüm. Hattâ tuhaf gelmişti bu sözü bana. "Niye böyle söylüyor ki?" dedim içimden. Ama gerçekten de fazla giyemedi. Birkaç ay sonra vefât etti. Yıl 1967, Eylül'ün 6'sıydı. Cenâb-ı Hak şefaatine kavuştursun. Hanımı hoş tut! Ahmet Mekkî Efendi ile bir akşam müftülükten eve dönüyorduk. Vapurdan inip, otobüs durağına doğru yürüdük. Karaköy'de, tam alt geçide giriyorduk ki, o ara bana baktı ve; - Abdüllatif, evlenirsen hanımını hoş tut. Onu sakın üzme. Hanımlar zayıftır. Üzülünce hasta olurlar, buyurdu. Ve ilâve etti: - Sözümü dinlersen rahat edersin. Bu nasîhatini hiç unutmadım. Unutamadım. Çünkü büyükler kalbten konuşurlarmış. Kalbten çıkan da, kalbe girermiş. Benim de kalbime kazınmıştı sanki o sözler. Onu dinledim. Rahat ettim. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com