Seyyid Tâhâ-yı Hakkârî, Seyyid Fehîm hazretlerinin hocasıydı. Nehri'de, "Harem çeşmesi" diye bir yer vardı ki, ikindi namazlarından sonra burada sohbet etmek âdetiydi mübareğin. Herkesi çağırmazdı ama. Çünkü o sohbetler, "husûsî" oluyordu. Birkaç bahtiyârdı bunlar da. Her gün ikindi vakti gelince, talebeler; - Acabâ bu günkü hususi sohbete kimler kavuşacak? diye merak ederlerdi. Yine bir gün, ikindi oldu. Talebeler, merakla kimlerin çağrılacağını bekliyorlardı. Seyyid Fehîm, o zaman gençti henüz. Ama Seyyid Tâhâ Onu çok seviyor, her husûsî sohbete Onu götürüyordu. Derken Seyyid Tâhâ, çıktı evden. Etrafa bir göz gezdirdi. Seyyid Fehîm'i tâ öteden görüp; - Biyâ! biyâ! Mahbûbî Seyyid Fehîm! diye seslendi sevinçle. Yâni, "Gel, gel, benim en çok sevdiğim Seyyid Fehim!". O gün oturttu Onu önüne. Feyiz saçtı gönlüne. Arvas'ı boş bırakma! Bir gün de, Seyyid Fehîm, Müks'e gitti. Hocası Seyyid Tâhâ hazretlerine; - Efendim, izninizle Arvas'tan ayrılmak istiyorum, diye arz etti. Hocası sordu: - Niçin ayrılacaksın? - Akrabâmdan biri beni üzüyor efendim. Buyurdu ki:. - İstersen yerlerimizi değişelim. Sen Nehri'ye gel, ben Arvas'a gideyim. Ve ekledi: - Arvas'ı boş bırakmak iyi olmaz. Zîra büyük zâtların dergâhıdır orası. Seyyid Fehim arz etti: - Öyleyse kalayım efendim. - İyi olur. Seni üzen her kim ise, o çıkıp gitsin Arvas'tan. - Ama akrabâmdır efendim. O beni üzse de yine sabrederim. Seyyid Tâhâ hiddetlendi. - Hayır! İster istemez gidecektir. Mâdemki sizi üzüyor, el-mecbûr gidecek, hatta gelip sizden özür dileyecektir. Az zaman geçti aradan. O kimse, kendi isteğiyle terk etti Arvas'ı. Sonra pişmân oldu birden. Gelip özür diledi Seyyid Fehîm'den. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com