İ­şa­ret­li ar­mut!..

A -
A +

Be­hâ­ed­dîn-i Bu­hâ­rî kud­di­se sir­ruh, bir grup ta­le­be­siy­le Şeyh Hüs­rev adın­da fa­kir bir sev­di­ği­nin kö­yü­ne git­miş­ti. Otu­rup soh­be­te baş­la­dı­lar. Köy­lü­ler­den bi­ri, bu zâ­tın gel­di­ği­ni işi­tin­ce me­rak et­ti. Zî­ra Onun ke­râ­met sa­hi­bi bir bü­yük ve­lî ol­du­ğu­nu söy­le­miş­ler­di ken­di­si­ne. "Ha­kî­ka­ten böy­le mi­dir? di­ye dü­şü­ne­rek, bir ta­bak "ar­mut"la git­ti o eve. Mak­sa­dı, im­ti­han et­mek­ti bu bü­yük ve­lî­yi. Ar­mut­lar­dan bi­ri­ni işa­ret­le­yip, "Eğer bu ar­mu­du ba­na ve­rir­se, ger­çek ve­lî ol­du­ğu­nu an­la­rım" de­di için­den. Hal­bu­ki böy­le yük­sek ev­li­yâ­lar için, bü­tün dün­ya­nın "avuç içi" ka­dar ol­du­ğu­nu bil­mi­yor­du. Vel­ha­sıl köy­lü içe­ri gi­rin­ce, bü­yük ve­lî, ev sa­hi­bi­ne; - O ar­mut­la­rı bü­yük­çe bir ka­ba bo­şalt ge­tir, bu­yur­du. Ge­ti­rin­ce, on­lar­dan bir ar­mut alıp o köy­lü­ye uzat­tı. Ka­la­nı ev sâ­hi­bi­ne ve­rip; - Bun­la­rı da mi­sa­fir­le­re da­ğıt, bu­yur­du. Son­ra o köy­lü­ye sor­du: - Bun­la­rı ge­tir­mek­ten mak­sa­dın ney­di? - Af­fe­din efen­dim, ev­li­yâ ol­du­ğu­nu­zu işit­miş­tim. Bu ar­mut­lar­dan bi­ri­ne işa­ret ko­yup, en di­bi­ne sak­la­dım ve "Bu ar­mu­du bu­lup ba­na ve­rir­se, ger­çek­ten ve­lî­dir" di­ye dü­şün­müş­tüm. - Pe­ki, bak ba­ka­lım. Bu­la­bil­miş mi­yim? Köy­lü elin­de­ki ar­mu­da ba­kıp; - Evet efen­dim, o ar­mut­tur, de­di. Çok mah­cup ol­muş­tu. Bü­yük ve­lî; - Kar­de­şim, Al­la­hın ev­li­yâ kul­la­rı­nı im­ti­hâ­na kal­kış­mak, uy­gun de­ğil­dir, bir da­ha böy­le yap­ma, bu­yur­du. Ve ilâ­ve et­ti: - İşâ­ret­li ar­mu­du bu­lup ver­me­sey­dik, biz­den hiç is­ti­fâ­den ol­ma­ya­cak­tı. Mah­rum kal­ma­man için bu­lup ver­dik. >> www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com