"İmâm-ı Rabbânî'nin âşığıyım"

A -
A +

Büyük İslâm âlimlerinden Abdülhakîm Efendi'ye, bir gün; - Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî mi yüksektir? İmâm-ı Rabbânî mi? diye sordular. Abdülhakîm Efendi, başladı "Abdülkâdir Geylânî"yi övmeye: Gavs-ül âzam, büyük bir velîdir. Kim çağırsa, imdadına yetişir. Onun duasıyla ölüler hayata dönerdi. Kendi zamanındaki evliyânın hepsinden daha yüksektir. Her velîye feyizler Onun kalbinden akar. Onu gören, Allah'ı hâtırlardı. Sözleri hikmet saçardı. O vaaz ettiğinde, sözlerini "Dört yüz kişi" yazardı... Abdülhakîm Efendi, bu şekilde anlatıyor, cemaat zevkle dinliyordu. Bir saat sürmüştü vaaz. Öyle ki, herkes bu zâta hayran olmuş, kalpleri Onun muhabbetiyle dolmuştu. Ama bir şeyi merak ediyorlardı. - Acabâ İmâm-ı Rabbânî için neler söyleyecek? diyorlardı içlerinden. Nihayet ona da sıra geldi. Son cümle olarak; - Ama ben İmâm-ı Rabbânî'nin âşığıyım, buyurdu. Îmanın kuvvetini gösterir Abdülhakîm Efendi'nin bir terzisi vardı. "Hâbil Efendi". Bu kimse hocasını çok seviyor, her ne müşkili olsa, Ona danışıyordu hemen. Bir gün, huzuruna gidince; - Efendim, bir şey sormak istiyorum, dedi. - Tabii, sor. - Kalbime çok kötü düşünceler geliyor efendim. - İstemeden mi? - Evet. Hiç kurtulamıyorum bu vesveselerden. - Nasıl düşünce bunlar? - Daha ziyade Allahü teâlâ hakkında kötü kötü düşünceler efendim. Îmanıma zarar verir diye korkuyorum. Buyurdu ki: - Bir Müslümanın hâtırına, istemeden fenâ düşüncelerin gelmesi, îmânına zarar vermez. Hâbil Efendi sevindi. - Öyle mi efendim? - Evet. Bilâkis o kimsenin îmanının kuvvetli olduğunu gösterir. Sarıldı ellerine. Sevinçle döndü evine. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com