Mısır evliyâsından "Osman bin Merzuk" hazretlerine, bir gün bâzı sevdikleri; - Îman nedir? diye sordular. Cevabında; - Îman, Peygamber Efendimizden gelen haberlere, "Ehl-i sünnet âlimleri"nin bildirdiği gibi inanmak ve inandığını söylemektir, buyurdu. Sordular yine: - Îman artar ve azalır mı hocam? - İmâm-ı âzam, artmaz ve azalmaz, buyuruyor. - Nasıl yâni? - Yâni îman, kalbin tasdik etmesi, kabul etmesi, inanması demektir ki, inanmanın azı, çoğu olmaz. - O zaman bizim îmanımızla Allah dostlarının, evliyâ zâtların îmanı bir midir yâni? - Bir değil tabii ki. Onlarınki kâmil îmandır. - Öyleyse? - Onların îmanı, bizimkinden çok değil, bizimkinden daha nurlu ve daha parlaktır. - Neden parlaktır hocam? - İbadetleri çok olduğu için. Yâni ibâdetle, îmanın kendisi değil, parlaklığı artar. Meselâ müminlerin îmanı, Peygamberlerin îmanı gibi olmaz. - Bunun için mi? - Elbette. Peygamberlerin îmanı, ibâdetlerle çok nurlu ve parlak olmuştur. ? Mümin günah işlerse... Sordular yine: - Peki efendim, mümin günah işleyince îmanı gider mi? - Hayır, günah işlemekle îman gitmez. - Pekii tövbe edince günahlar affolur mu? - Elbette. - Muhakkak mı? - Tabii. Çünkü, Allahü teâlâ, tövbeyi kabul edeceğini vadetmiştir. O, vadinden dönmez. - Ya tövbe etmezse hocam? - O zaman onun işi, Allahü teâlânın irâdesine kalmıştır. - Nasıl yâni? - İsterse "doğru îman"ı hürmetine günahlarının hepsini affederek Cennete sokar. İsterse günahları kadar Cehennemde azab yapar. - Ama yine çıkar değil mi hocam? - Evet. Kalbinde zerre kadar îmanı olan, sonunda rahmete kavuşacaktır. - Ya kâfirler? - Onlara, âhirette merhametin zerresi bile yoktur. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com