Şam evliyâsından Yahya bin Şeref hazretleri, bir gün sohbetinde; - Allahü teâlânın haram kıldığı şeylerin haram olmasına önem vermeyen ve kaçınmaya lüzum görmeyen kimsenin îmanı gider, buyurdu. Ve ilâve etti: - Allahü teâlânın yasak ettiği bir şeyi beğenen ve "ne güzel" diyenin de îmanı gider. Bunlar, Cehennemde sonsuz kalacaktır. Sordular: - Harama önem verip de, nefsine aldanarak yapanın durumu nedir efendim? - Böyle günah işleyip sonra pişman olan, îmanını kaybetmez. Böyle kimselere "Fâsık" denir. - Fâsık nedir hocam? - Fâsık, "Günahkâr" demektir. - Bunlar da Cehenneme girecekler mi? - Girebilirler. - Nasıl yâni? - Eğer affa uğramaz, şefaate de kavuşamazlarsa, Cehenneme girip cezalarını çekerler. Amaa... - Aması ne efendim? - Sonra çıkıp, sonsuz olarak Cennete kavuşurlar. Ağzı kapalı kap Bir gün de sohbetinde; - Kardeşlerim, insanların âhiretteki nîmetlere kavuşamamaları, Allahü teâlâdan yüz çevirdikleri içindir, buyurdu. Ve ekledi: - Yüz çeviren, elbette bir şey alamaz. Ağzı kapalı bir kap, nisan yağmuruna tabii ki kavuşamaz. Sordular: - Ama yüz çeviren birçok kimsenin, dünyâ nîmetleri içinde yaşadığını görüyoruz efendim. Bu nasıl oluyor? Buyurdu ki: - Bu dünyâlıklar, nîmet değildir kardeşlerim. - Değil mi? Nedir öyleyse? - Bunlar, hakikatte azab ve felâket tohumlarıdır. - Nasıl yâni? - Yâni istidrac olarak, aldatarak Allahü teâlânın nîmet şeklinde gösterdiği musîbetlerdir. - Musibet mi dediniz? - Evet. Nîmet gibi görünen bu dünyalıklar, aslında şeker hastasına verilen tatlılar, helvalar gibidir ki, onları bir an önce helâke sürükler. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com