Kabr-i şerîfi İstanbul'da bulunan Hak dostlarından Süleyman Sıdkı Efendi, bir gün Sevgili Peygamberimizden şöyle bahsetti dostlarına: - O, insanların en güzel yüzlüsü ve gâyet nûrânî benizlisi idi. Mübârek yüzü, kırmızı ile karışık beyaz olup, ay gibi nûrlanırdı. Sözleri gâyet tatlı olup, gönülleri alır, ruhları cezbederdi. Şöyle devam etti: - Aklı o kadar çoktu ki, Arabistan'da sert, inatçı insanlar arasında gelip, çok güzel idare ederek ve cefâlarına sabrederek, onları yumuşaklığa ve itâate getirdi. Çoğu dinlerini bırakıp seve seve Müslüman oldu ve dîn-i islâm yolunda babalarına ve oğullarına karşı harp ettiler. Yumuşak huylu idi Sözüne devamla; - O, yaratılmışların en güzel huylusu idi. Yumuşaklığı, affı, sabrı, ihsânı, ikrâmı o kadar çoktu ki, herkesi hayran bırakır, görenler ve işitenler seve seve Müslüman olurdu. Şöyle bitirdi: - Hiçbir hareketinde, hiçbir işinde, hiçbir sözünde, hiçbir zaman, hiçbir çirkinlik, hiçbir kusur görülmemiştir. Herkese yumuşak davranır, kendisi için kimseye gücenmezdi. Kızdığı olur muydu? Sordular: - Sert davrandığı olmaz mıydı efendim? - Olurdu tabii. - Kimlere karşı sert davranırdı hocam? - Din düşmanlarına. İslâma dil ve el uzatanlara karşı sert ve şiddetliydi. Herkese karşı yumuşak olmasaydı, Peygamberlik heybetinden, büyüklük hâllerinden, kimse yanında oturmaya ve sözünü dinlemeye tâkat getiremezdi. Şöyle bitirdi: - Velhasıl hiç kimsenin, Onu methetmeye, hiç kimsenin de Onu tenkit etmeye gücü ve kuvveti yoktur ve olamaz. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com