İsa aleyhisselâm

A -
A +

"İsa aleyhisselâm" bu dünyâya gelince, Gökte, büyük bir "Yıldız" doğmuş idi o gece. İran Şâhı, sorunca kâhinlerden bu işi, Dediler ki: (Doğmuştur bugün büyük bir kişi.) Şâh, onlardan aldığı bu cevâp üzerine, Elçiler irsâl etti dünyânın her yerine. Dedi ki: (Öğreniniz onun kim olduğunu, Hediyeler vererek görün de gelin onu.) Onlardan bir kısmı da, geldi "Şâm" diyârına, Sordular bu çocuğu devrin hükümdârına. O dedi: (Beyti Lahm'da, geçen gün doğdu biri, Doğar doğmaz görüldü fevkalâde halleri.) Ve bir adamını da yanlarına katarak, Gönderdi "Beyt-i Lahm"a, kötü plân kurarak. Zîrâ tembîh etti ki adamına gizliden, (Elçiler ayrılınca, çocuğu öldür hemen.) Ve lâkin annesine, gâibden bir münâdî, Hak teâlâ katından bu işi haber verdi. "Hazreti Meryem" dahî, bu ihbâr üzerine, Oğlunu kucaklayıp, gitti "Mısır" iline. Orada, on iki yıl kalarak en nihâyet, Oğlu ile berâber "Kudüs"e etti avdet. "İsa aleyhisselâm" çocuk yaşında bile, Halk içinde tanındı çok üstün hâlleriyle. Sonra, "Otuz" yaşına vâsıl olduğu zaman, Ona, vahy-i ilâhî geldi Hak teâlâdan. Bu vahyi alır almaz, başladı teblîğine, Çağırdı insanları Allahın "Hak dîni"ne. Lâkin Benî İsrâil ona inanmadılar, Bir çoğu inâd edip, dalâlette kaldılar. Bâzısı daha azıp, (Îsâ ilâhtır) diye, İsnâtta bulundular hattâ Îsâ Nebî'ye. "İsa Peygamber" dahî işitince bunları, Bu bozuk îtikaddan îkâz etti onları. Buyurdu: (Ey insanlar, hem benim, hem sizlerin, Rabbi olan Allaha inanıp, kulluk edin. Benim, "ilâhlık" ile alâkam yoktur aslâ, Beni de, sizin gibi yarattı Hak teâlâ. Bu, "Allaha şirk"tir ki, gâyet fenâ bir iştir, Cezâsı, âhirette ebediyyen ateştir.) Lâkin Benî İsrâil yine inanmadılar, O nasîhat ettikçe, daha fazla azdılar. Girmedikleri gibi getirdiği "Hak dîn"e, Hem de mâni oldular onun bu teblîğine.