Bedî'üddîn Sehârenpûrî "rahmetullahi aleyh" İmâm-ı Rabbânî hazretlerine talebe olmadan önce zaman zaman hazret-i İmâm'ın sohbetlerini dinlemeye giderdi. Ama bir gün.. Bir kız gördü. Ona âşık oldu. O günden îtibâren namazı bıraktı ve günahlara daldı. Ama hocası İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin himmet ve teveccühleriyle kendine geldi. Günahı terk etti. Pişman oldu. Tövbe etti. Ve tasavvufta yüksek derecelere kavuştu. Bir gün İmâm-ı Rabbânî hazretlerine; "Memuriyeti bırakıp, hep hizmetinizle şereflenmek istiyorum" diye arz etti. Hazreti İmâm; "Öyle yapma" dedi. "İşini bırakma" buyurdu. Bedîüddîn ne kadar ısrâr ettiyse de hazret-i İmâm râzı olmadılar. Yıllar sonra İmâm-ı Rabbânî hazretleri Onu çağırdı. İcâzetini verdi. O da icâzeti aldı. Şehrine vardı. Dostlarından biri Onu yolcu ederken; "Efendim, babam vefat etti. Hâlini merak ediyorum, acaba azâbda mı, yoksa ni'mette midir?" diye sordu. O başını eğdi. Gözünü kapadı. Sonra açıp; "Şu boyda, şu evsafta, şu kıyâfette bir şahıs gördüm ve hâlini sordum: 'İyiyim, bana yüksek makâm verdiler. O makâmdan buraya gelmek istemezdim, ama siz çağırınca geldim' diyor" buyurdu. Adam sevindi. Ve kendisine; "Efendim, benim babam, tam sizin târif ettiğiniz gibidir" dedi. Hâlbuki Şeyh Bedî'uddîn hazretleri, onun babasını hiç görmemişti ve tanımazdı. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com