İşkence ederlerdi

A -
A +

(Dünden devam) Hazret-i Nûh, inanmayanları Allahın azâbı ile korkutunca, kâfirler rahatsız oldular. Çâreler aradılar. En iyisi Onu susturmaktı. Veya sindirmekti. Eziyete başladılar. Onlara göre Peygamber olacak zâtın, ya bir melek, ya da melik yâni hükümdâr olması gerekiyordu. Öyle düşünüyorlardı. Bir gün toplandılar, Hazret-i Nûh'a gelip; "Etrâfındaki o rezil, aşağı, mal mevki sâhibi olmayan kimseleri kov! O zaman belki biz de sana inanırız. Yoksa onlarla beraber olmayı kendimiz için aşağılık sayarız" dediler. Hazret-i Nûh kabul etmedi. Müminleri uzaklaştırmadı. Hiç yola gelecek gibi değillerdi. O ne dese, inkâr ediyorlardı. Hakâret ediyorlardı. Hattâ işkence ederlerdi. Nûh aleyhisselâm, kavminin yaptıklarına sabrediyor, belki îmân ederler ümidiyle, teblîğe devam ediyordu. Gece kapılarını çalıp; "Ey kavmim! La ilâhe illallah deyiniz!" diye yalvarıyordu. Onlarsa inanmıyordu... Yıllar böyle geçti. Hakâret ettiler. Sefîh dediler. Deli dediler. Ama O aldırmadı. Teblîğe devam etti. Üzerine hücûm ettiler. O ise Peygamberliğini teblîğ husûsunda hiçbir şeyden yılmıyor, kavminin bütün taşkınlıklarına rağmen, vazifesinden bir an geri kalmıyordu. (Devamı var) > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com