Ahmet Mekkî Efendi’nin Üsküdar müftülüğü zamanında bir müezzin askere gitmişti.
Fakir ve garipti.
Kimi kimsesi yoktu.
Gitmeden Ahmed Mekkî Efendi'ye gelip duâsını aldı.
Müftü Efendi;
“Birliğine gidince bana adresini yaz!” buyurdu ona.
Gariban; “Peki” dedi.
Ve ayrılıp askere gitti.
Bir müddet sonra mektupla bildirdi birlik adresini.
Aradan bir ay geçiyor.
Komutanı bunu çağırıyor.
“İstanbul'dan para gelmiş sana, git de al paranı!” diyor.
Çocuk şaşırıp diyor ki:
“Bir yanlışlık olmasın.”
“Neden oğlum?”
“Benim İstanbul'da kimsem yok ki. Kim bana para gönderecek?”
Komutan diyor ki:
“Git öğren, kimmiş gönderen?”
Gidip öğreniyor ki, Ahmed Mekkî Efendi'ymiş parayı gönderen.
Büyüklüğe bakınız!..
● ● ●
Bu büyük velîye soruyorlar:
“Hakîkî Müslüman nasıl olur?”
Cevâben buyuruyor ki:
“Hakîkî Müslüman, ibâdetini herkesin yanında gösteriş olarak yapmaz. Nâfile olan ibâdet gizli, farz ibâdetler ise açık veya toplu olarak câmide icrâ olunur.”