Amasya'da vâliyken hem "Şehzâde Bâyezit", Babası, kendisini dâvet etti o vakit. Yerine, güvendiği birini bırakarak, Koşup gitti, yanına birçok asker alarak. Ayrıca çok sevdiği hocaları da aldı. O zaman "Kosova"da büyük bir savaş vardı. Birâderi "Şehzâde Yâkup" ile berâber, Babasının emrinde bu savaşa girdiler. Büyük kahramanlıklar göstererek bu yaşta, "Yıldırım" lakabını kazandı bu savaşta. Babası Kosova'da, bir Sırplı tarafından, Şehid olunduğunda, kumandanlar o zaman, Toplanıp, müşâvere ettiler işbu babta. Sonunda, ittifakla "Bâyezit" çıktı tahta. Allahü teâlânın dînini halka yaymak, Ve Resûl'ün yolunu insanlara anlatmak, Gâyesiyle, hizmete girdi hemen o saat. Ve cihat bayrağını eline aldı bizzât. Ceddinden mîras kalan bu "cihat aşkı" ile, Büyük din gayreti ve güzel ahlâkı ile, Güçlü ve disiplinli asker ve orduları, Vardı hem karakterli çok devlet adamları. Ve yine Allah dostu âlimlerle velîler, Bu işte, kendisine büyük destek verdiler. Asya ve Avrupa'da, babası, kendisine, Çok büyük bir arâzi bırakmış idi yine. Yâni "Yugoslavya"dan, tâ "Amasya"ya kadar, Beşyüzbin kilometre karelik bu topraklar, Üzerinde kurulan bu devletin başında, Sultânlık yapıyordu henüz otuz yaşında. Ve yine babasından, kendine mîras kalan, "Çandarlı Ali Paşa", yanındaydı o zaman. Pâdişah olur olmaz, Anadolu'da önce, Birliği temin etmek istiyordu hemence. Daha sonra küffârla, dişe diş savaşarak, İstiyordu, "İslâm"ı her yere ulaştırmak. Yıllardır ıstırap ve sıkıntıyla yaşıyan, Yâni refah, huzur ve sükûna muhtaç olan, Anadolu halkını râhata kavuşturmak, Maksadıyla cihâda başladı ilk olarak. "Yıldırım" lakabına yakışan bir sûrette, Anadolu içine yaptığı ilk seferde, Batı Anadolu'da bulunan beyliklerin, Bir kısmını, kolayca mülküne kattı ilkin. İkinci seferde de, "Konya"ya ilerledi. Bir kısım beyliklerin hayâtına son verdi. Hem Karamanoğlu'nun toprağından da yine, Kattı bir kısım yeri Osmânlı'nın mülküne.