Tâbiin devrinde Medîne'de yetişen yedi büyük âlimden biri olan Saîd bin Müseyyib hazretlerine, bir gün kabir ziyareti'nden sordular. - Kabir ziyaretinin çok faydaları vardır, buyurdu. - Nasıl? dediler. - Meselâ bir insan, bir "Allah adamı"nın, bir "Velî zât"ın kabri yanında durup, o toprağı ve o velîyi düşünürse, bu iki ruh karşılaşır. Çünkü o velînin rûhunun, bedenine ve dolayısıyla o toprağa bağlılığı vardır. - İki ruh karşılaşınca ne olur efendim? - Gelen insanın rûhu, o velî zâtın rûhundan çok şeyler edinir. - Ne gibi meselâ? - Feyz alır, güzelleşir, olgunlaşır. - Bu, nasıl olur efendim? - Şöyle ki, ruhlar ayna gibidir. Gelen insanın rûhu ile kabirdeki zâtın rûhu birbirinin karşısına gelince, herbirinin ışığı, ötekinde aks eder, yansır. Mümin ölünce... Bir gün de bâzı dostları; - Efendim, mümin ölünce rûhu ile irtibatı biter mi? diye sordular bu zâta. - Hayır, buyurdu. Her Müslümanın rûhu ile kabri arasında, devamlı bir bağlılık vardır. - Nasıl yâni? - Meselâ kendilerini ziyâret edenleri anlar, tanır, selâmlarına cevap verirler. Ve ekledi: - Nitekim hadîs-i şerîfte; (Bir mümin, tanıdığı bir müminin kabrine gelip selâm verince, onu tanır ve cevap verir) buyuruldu. Sordular yine: - Evliyânın kabrini ziyaret eden, ondan mutlaka istifade eder mi hocam? - Elbette. Büyük bir zâtın kabrini ziyâret eden kimse, kalbine hiçbir şey getirmeyip, o zâtın rûhunu düşünür, onu kalbinde bulundurursa, o ruhtan, kendi kalbine bir şeyler akmaya başlar. Merak ettiler. - Ne akar ki efendim? - Feyz akar. Feyz, nur demektir kardeşlerim. Çünkü evliyânın ruhları, feyzlerin kaynağıdır. Kaynağı kalbine koyan, bunun feyzine, nîmetine, bilinmeyen ihsânlarına kavuşur. Ve izah etti: - Yâni rûhu kuvvetlenir, olgunlaşır, yükselir. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com