"Kalbim ona tutuldu!"

A -
A +

Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleri anlatıyor: Yaşım onsekizdi ki, "Seyyid Nûr"dan bahsetti bir arkadaşım. Bu ismi işitince, kalbime bir hâl oldu. Elimde olmadan büyük bir sevinç kapladı içimi. Henüz kendisini görmeden, kalbim tutulmuştu Ona. Büyük bir iştiyâkla huzûruna vardım. Daha ilk görüşümde, büyük bir zât olduğunu anladım. Mübârek cemâlinden sanki "Nûr" akıyor, sohbetinin feyzleri, cana can katıyordu. İyice anladım ki, Rabbini arayan, Onun himmetiyle çabucak kavuşur muradına. Ayrıca; "Kalbi hasta olanlar, Onu bir defa görse, kalbi nûr ve feyizle dolar" diyordum içimden. GAİBTEN GELEN SOFRA Bu büyük zat, bâzı talebesini alıp, uzun bir yolculuğa çıktı bir gün. Bir miktar yol gidince, yorulup acıktılar. Ama çok da yolları vardı henüz. Yanlarında yiyecek olmadığı gibi, etrafta hiç ev de yoktu misâfir olmak için. Açlıktan, tâkatları kalmamıştı talebenin. Yollarda güçlükle yürüyor ve; "Acabâ hocamız bu konuda ne düşünüyor?" diye merak ediyorlardı. Mazhar-ı Cân-ı Cânân anladı onların düşüncelerini. Ve içinden; - Yâ Rabbî, bize sonsuz hazinenden yiyecek gönder, diye yalvardı. Tam o anda "bir sofra" geldi önlerine. Üstünde, çeşitli ve nefis yemekler vardı. Âfiyetle yiyip, yollarına devam ettiler. Ancak bir müddet sonra acıktılar yine. Büyük velî duâ etti yine. "Bir sofra" daha geldi gâibden. Velhâsıl yolculuk boyunca ne zaman acıksalar, önlerine "bir sofra" gelir, yiyip devam ederlerdi yollarına. Bunları yaratan Allahü teâlâdır ki, böyle hârikulâde işlere "kerâmet" denir. O, her şeye kâdirdir. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com