Kan vardı tabağında!..

A -
A +

Habîb-i Acemi "rahime-hullahü teâlâ", gençliğinde çok zengin olup, parasını faizle verirdi insanlara. Bir gün eve geldi. Tam sofraya oturmuştu ki, kapıya bir fakir gelip; - Allah rızâsı için yiyecek bir şeyler verin, diye yalvardı. Genç Habîb; - Yemek yok! deyip, kapattı kapıyı. Fakir, mahzun halde dönüp gitti. O, yemek için sofraya geldiğinde, yemek değil, "kan" vardı tabağında. Şaşırdı, duygulandı. Bunun, bir îkaz-ı ilâhî olduğunu anladı. "Keşke kovmasaydım" dedi içinden. Hasan-ı Basri hazretlerinin "rahime-hullahü teâlâ" büyük velî olduğunu biliyordu. Ona gitmek için çıktı evden. Yolda oynayan çocuklara rastladı. Onu gören çocuklar, oyunu bırakıp kaçışmaya başladılar. Kaçarken de birbirlerine; - Kaçın, kaçın! Şu gelen faizcidir. Ayağından kalkan toz üstümüze bulaşmasın! diyorlardı. Bu sözler bir ok gibi saplandı sinesine. Nihâyet Hasan-ı Basri hazretlerinin huzuruna varıp, sohbetini dinledi. İlk sohbette, pişman oldu hallerine. Kalbinden; "Yâ ilâhî, günahım pek çoktur, ama senin af ve mağfiretin de sonsuzdur. Beni affet", diye yalvardı. Eve dönerken çocuklara rastladı yine. Onu görüp kaçışmaya başladılar. Kaçarken de birbirlerine, - Kaçın, kaçın! Bu gelen, tövbekârdır. Bizim ayağımızdan kalkan toz o mübarek zâtın üzerine bulaşmasın! diyorlardı. Sonra ona borçlu olanları gördü. Borçlular, onu görünce yollarını değiştirdiler. O, bunu fark edince; - Kaçmayın! Kaçmayın! Bu gelen, başka Habîb'tir. Nasıl siz şimdi ondan kaçıyorsanız, bundan sonra o sizden kaçacak! diye seslendi arkalarından. > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com