"Kapat aç gözlerini!"

A -
A +

Hazret-i Mevlânâ zamanında bir genç vardır. Hacca gitmek için bir hac kafilesine katılır. Öğle vakti bir sahrâda mola verirler. Bu genç, dinlenirken uyuyakalır. Uyandığında kafileyi göremez. Gitmişlerdir. Issız sahrâda yapayalnız kalır. Ne yapacağını şaşırır. Açar ellerini; - Yâ Rabbî, sevdiğin bir kulunu yardıma gönder, diye yalvarır. O anda "Bir çadır" görür ilerde. Gidip bakar ki, biri içerde "Helva" yapmaktadır. - Yalnız mısın? diye sorar. - Hayır. Hocamız var. Az sonra gelir. - Hocanız kim? - Hazret-i Mevlânâ. Az sonra Mevlânâ gelir. O helvadan yer ve ona da yedirir. O genç derdini anlatınca da; - Üzülme, buyurur. Kapat aç gözlerini. - Başüstüne! der. Kapatıp açar gözlerini. Bulur kafilesini. Bana emriniz var mı? Yine "Mevlânâ"yı çok seven bir tüccar vardır. Bir gün İstanbul'a gitmeye niyet eder. Hazret-i Mevlânâ'ya gidip sorar: - Bana bir emriniz var mı efendim? - Falan câmiye git. Orada genç bir âbid olacak. Ona bizden selâm söyle. - Başüstüne, der. Ve yola çıkar. İşlerini bitirip o câmiye varır. Gerçekten orada genç bir "Âbid" vardır. Yanına yaklaşıp; - Konya'dan geliyorum, der. Mevlânâ'nın size selâmları var. Fakat şaşırır birden. Zîra hazret-i Mevlânâ o âbidin yanındadır. Bayılıp yere düşer. Ayıldığında görür ki "Âbid" yalnızdır ve kendisine gülümsemektedir. - Siz de hazret-i Mevlânâ'ya selâm söyleyin, der. Tüccar; - Peki der. Konya'ya döner. Âbidin selâmını Mevlânâ'ya söyler. Fakat o da ne? Yine hayrette kalır. Zîra bu defa "Âbid" Mevlânâ'nın yanındadır. Bayılıp düşer. Ayılınca görür ki, "Mevlânâ" yalnızdır ve kendisine gülümsemektedir. - Ben hayatta oldukça bu gördüğünü kimseye söyleme! buyurur. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com