(Dünden devam)
Az zaman geçti.
Ve kapı çalındı.
Bilâl-i Habeşi kapı aralığından bakınca, korktu.
Ve geri çekilip:
"Vaay! Ömer gelmiş" dedi.
Bunu öğrenince diğer sahabileri de korku sardı bir anda.
Bu korku niçindi?
Efendimiz içindi.
O yüzden sahabiler hemen fırlayıp Resulullah'ın etrafında halka oldular.
Zira Ömer, kolay alt edilecek biri değildi.
***
Hazret-i Hamza kalktı.
O sahabilere dönerek:
"Korkmayın arkadaşlar! Gelen bir kişidir. İyi niyetle geldiyse hoş geldi. Eğer şerre geldiyse şu kılıçla başını keserim!" dedi.
Ve kapıya çıktı.
Geleni gördü.
Ve gür sesiyle:
"Yâ Ömer! Biz Abdülmuttalip oğullarıyız. Biiznillah demiri çiğner, havaya püskürtürüz. Bize zafer bulamazsın, hele Resulullah'ın kılına bile dokunamazsın!" diye kükredi.
***
Ömer mahcuptu.
Bir sessizlik oldu.
Efendimiz biliyordu.
Kapıya geldiler.
Onu güler yüzle karşıladılar.
Yine de Eshab-ı Kiram'ın elleri hızla kılıç kabzalarına gitti hemen.
Zira durum kritikti.
Her şey olabilirdi.
Efendimiz eshaba:
"Korkmayınız. Ömer'in yanından ayrılınız!" buyurdu.
(Devamı yarın)