İyi kalbli bir vezir, yoksul ve muhtaçlara, devlet hazinesinden borç para veriyor, - Ne zaman ödeyeceğim? diye sorduklarında; - Padişahımız ölünce, diye cevap veriyordu. Kötü kalbli biri, koştu hemen Padişaha: - Hükümdarım! Sizin veziriniz devlet hazinesinden halka borç para dağıtıyor. Vadesini de sizin ölümünüze bağlıyor. - Neden böyle yapıyor acabâ? - Demek ki niyeti kötü sultânım. Sizin bir an önce ölmenizi istiyor. Siz ölünce de paraları zimmetine geçirecek herhalde. ÇOK YAŞAMANIZ İÇİN Padişah ister istemez endişelendi. Ve çağırıp sordu o vezire: - Sen böyle böyle yapıyormuşsun, doğru mu? - Evet padişahım, doğrudur. - Peki maksadın ne? - Çok yaşamanızı istediğim için sultanım. - Anlamadım, nasıl yâni? - Hünkârım, mâlumunuz her borçlu, borcunun vadesinin çabuk gelmesini istemez. Geç gelsin diye duâ eder, öyle değil mi? - Evet, öyledir. - İşte benim borç verdiğim kimseler de, borçlarının vadesi çabuk dolmasın diye size uzun ömür diliyor, ölmemeniz için gece gündüz duâ ediyorlar. Bunun üzerine Padişah, bu vezirini daha çok sevmiş, gammazcı adamı ise cezâlandırmıştır. NE MUTLU SİZE Niğde'de medfun olan Kemal Ümmî hazretlerinin talebeleri, "İlmihâl kitapları"nı alıp, bedava olarak halka dağıtırlardı. Bir gün o gençlere; - Ne mutlu size, buyurdu. Allahın dînini yayıyorsunuz. - Bu iş emr-i mâruf mudur hocam? dediler. - Elbette. Sizin kazandığınız bu "Emr-i mâruf" sevabı, küffârla dövüşerek "şehit olan" bir erin kazandığı sevaptan kat kat fazladır. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com