Abdullah İbni Mes'ud (radıyallahü anh) der ki: Resulullah'ın Kureyş'e beddua ettiğini hiç işitmedim. Yalnız bir gün Kâbe-i şerif yanında namaz kılıyordu. Ebu Cehil oradaydı. Yandaşları da vardı. O esnada bir kişi geldi ve sürüklediği bir deve işkembesini oraya bırakıp geri gitti. Ebu Cehil bunu gördü. O işkembeye baktı. Yandaşlarına döndü. Ve "Şu iğrenç işkembeyi kim götürür de Muhammed secdeye inince sırtına koyabilir?" dedi. * Bir tanesi fırlayıp "Ben yaparım" dedi. O bedbaht, Ukbe bin Ebi Muayt kâfiriydi. Bu çirkin işe girişip onu aldı ve Efendimiz secdeye inince götürüp üzerine bıraktı. Efendimiz fark ettiler. Ve secdeden kalkmadılar. Onlarsa gülüşüyorlardı. * İbni Mes'ud der ki: Ben uzaktan baktım, lâkin müşriklerin korkusundan yanına varamadım. Nihayet müminlerden biri Hazret-i Fatıma'ya koştu. Bu işi haber verdi. Az sonra o geldi. Ve koşup o murdar şeyi mübarek babasının üzerinden kaldırdı. Efendimiz secdeden kalktılar. Ancak üzülmüşlerdi. Çok da kırılmışlardı. * Bunu yapanların isimlerini tek tek sayıp "Yâ Rabbî! Bunları sana havale ediyorum!" buyurdular. İbni Mes'ud der ki: "Vallahi onların hepsi Bedir'de katledildi. Müminler, onların leşlerini ayaklarından sürüyerek Bedir kuyusuna bıraktılar" demiştir. -------- www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com