Kurtlar, kuzularla geziyordu

A -
A +

Seyyid Fehîm Efendi hayatta iken, herkes huzur içinde yaşıyordu. "Vahşî hayvanlar" bile yan yana gezerlerdi dağlarda. Zîra bir ünsiyet vardı aralarında. Kurtlar, kuzularla geziyordu. Tilkiler, ayı ile. İlim irfan yayılmıştı her yere. Sonra hayâ ve edeb. Bunlar, Seyyid Fehîm hazretlerinin sâyesinde oluyordu hep. Hırsızlık olmazdı katiyen. Mesleğim hırsızlıktı O devirde bir hırsız vardı ki, mâhirdi bu işte. O şöyle anlatıyor: Bu, mesleğimdi benim. Hattâ diğer hırsızların reîsiydim. Yardımcılarım vardı. Bir gün, "Arvas"a düştü yolum. Baktım, hırsızlığa çok müsâit bir yer. Çünkü hayvanlar tek başlarına dağa gidiyor, yine yalnız olarak ahıra dönüyorlardı. Araştırdım. Köyden uzak yerdeydi ahırları. Üstelik açıktı kapıları. "Eh, buradan müsait yer olmaz" dedim içimden. Yanıma beş kişi alıp, gece yarısı Arvas'a geldim. Ortalık zifiri karanlıktı. Arvas hududundan içeri adımımızı attık. Fakat o da ne? Hepimiz hayrette kaldık. Zira ortalık aydınlandı birden. - Sübhânallah! dedik. Rüyâ mı bu gördüğümüz? Az önce geceydi, şimdi gündüz oldu. Kendimizi hududdan dışarı attık. O anda zifirî karanlığa büründü yine Arvas. Şaşırıp kaldık. Karanlıktan göz gözü görmüyordu. - Herhalde hayâl görüyoruz" diyerek, içeriye girdik yine. Ama huduttan içeri girer girmez gündüz gibi oldu yine ortalık. Hayretle birbirimize baktık. Bu hal üç kere tekrar etti. O zaman aklımız başımıza geldi. Ve bunun bir "Îkâz-ı ilâhî" olduğunu anladık. Tövbe ettik hemen. Ve bu işi bıraktık. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com