"Kuşluk vakti yola çıkınız!"

A -
A +
Efendimizin hastalığı ağırlaştı!
Gazaya gidecek ordu hazırlıklarını tamamlamış, karargâhta toplanmışlardı. Sabah oldu.
Hazret-i Üsame (radıyallahü anh), Peygamber Efendimizin yanına geldi.
Hazret-i Üsame'yi gördüler.
Ona dua ettiler.
Ve kendisine;
"Allahü teâlânın bereketiyle kuşluk vakti yola çıkınız!" buyurdular.
Tam yola çıkılıyordu.
Vefat haberi geldi. Rebiül evvelin on ikinci Pazartesi günüydü. Ordu, Peygamberimizin hane-i saadetinin önüne geldi.
Sancak Hazret-i Üsame’de idi.
Sancağı kapının önüne dikti.
Hazret-i Ebu Bekir;
"Yâ Üsame! Sancağı açmamak üzere evine götür" buyurdu.
Resulullah Efendimizin mübarek cenazelerini yıkamak üzere harekete geçtiler.
Hazret-i Ebu Bekir;
"Resulullah’tan işittim. ‘Beni, Ehl-i beytim yıkasın’ buyurmuştu" dedi.
Ehl-i beyte döndü.
Abbas'a ve Ali'ye;
"Siz yıkayın" buyurdu.
Hazret-i Abbas geldi. Oğlu Fadl da beraberdi. Hazret-i Ali dahi geldi.
Hazret-i Ebu Bekir;
"Yâ Ali! Resulullah’ı sen yıka" dedi.
Hazret-i Üsame'ye;
"Sen de onlara hizmet et" dedi.
Kendisi, Eshapla kapıda bekledi.
Hazret-i Üsame, Peygamber Efendimizin mübarek cenazesini yıkamak, kefenlemek ve kabr-i şerifine indirmekle şereflendi...