"Kusurumu biliyorsan, söyle!"

A -
A +

Halîfe hazret-i Ömer, bir gün Selmân-ı Fârisî hazretlerini çağırıp; - Yâ Selmân! Seni İran'a vâli tayin ettim. Hemen git, başla vazîfeye! buyurdu. O da; - Başüstüne ey halife! dedi. Ve gidip başladı vazîfeye. Ancak iklim değişikliğinden, vücudunu ağrılar sardı bir ara. Doktorlar, Şam kilimi kullanmasını tavsiye ettiler. O da bir tane alıp serdi evine. Lâkin ahâli dedikodu yapıp, arkasından konuşuyorlardı: - Duydun mu yeni gelen vâliyi? - Ne olmuş vâliye? - Şam kilimleriyle döşemiş evini. - Ya, öyle mi? - Evet. Oysa insanlar ekmeği zor buluyor bu ülkede... Bu dedikodular büyüdü. Sonunda şikâyet ettiler onu Halîfeye. Hazret-i Ömer, Selmân-ı Fârisî'yi çağırdı yanına. Maksadı, hakîkati öğrenmekti. Yoksa güveni tamdı valisine. Selmân-ı Fârisî Medîne'ye gidip çıktı Halîfenin huzuruna: - Beni emretmişsin ey Halîfe! - Evet yâ Selmân. - Hayırdır, hakkımda şikâyet mi var yoksa? - Evet, şikâyet var. Nedir o Şam kilimi meselesi? Hazret-i Selman olanı biteni anlatınca, Halife memnun oldu. Ve rica etti kendisinden: - Yâ Selmân! Sen de benim bir kusurumu biliyorsan söyle ki, düzelteyim. Hazret-i Selmân durakladı: - Şeyy, nasıl söylesem... - Çekinme yâ Selmân, söyle! - Estağfirullah. Emriniz üzerine arz ediyorum. Duydum ki, zât-ı âlinizin de iki elbisesi varmış. Halbuki Peygamber-i zîşân'ın tek elbisesi olduğu sizce de mâlumdur herhalde. Hazret-i Ömer tasdik etti: - Evet kardeşim. Bir ara iki kat elbisem olmuştu. Ama birini daha muhtâç olana verip tövbe ettim ve "Yâ Rabbî, beni Resûlullahın yolundan ayırma!" diye duâ ediyorum. Sonra sevgiyle kucaklaştılar. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com