"Münasip görürseniz..."

A -
A +

Ecipal, îmân ve hidâyete kavuşup, evliyâlıkta da çok yüksek bir makama ulaşınca, Muînüddîn-i Çeştî hazretlerine geldi. Ve büyük bir edeble; - Efendim, münâsip görürseniz, şöyle merkezî bir bölgede ikâmet etseniz de insanlar size daha kolay ulaşıp istifâde etseler, diye arz etti. Muînüddîn-i Çeştî; - Peki olur, buyurdu. Ve o yerden göç edip, şehrin tam merkezine taşındı o gün. Sonra yanındaki müminlere; - Gidiniz, şu gâfil hükümdâra putperestliği bırakmasını söyleyiniz! buyurdu. Onlar da gidip; - Ey hükümdâr, Muînüddîn-i Çeştî hazretleri, sizin için; (Hükümdara söyleyin. Eğer putperestliği bırakıp da îman etmezse, âhirette çok pişmân olur, âh eder. Ama bu pişmanlığın faydası olmaz!) buyuruyor, dediler. Ama o aldırmadı. Küfründe inat etti. Geri dönüp, durumu arz ettiler. Muînüddîn-i Çeştî gadaba geldi. Gayretine dokundu mübareğin. O yakınlarda bir "İslâm hükümdârı" vardı. O gece, o hükümdarın rüyâsına girerek; - Ey sultân! Askerinle bu diyara gel ki, Hindistân sultânlığı sana müyesser olacak! buyurdu. Sultân uyanıp; - Hayırdır inşallah! dedi. Ve çağırdı âlimleri huzûruna. Gördüğü rüyâyı anlatıp; - Bunun tâbiri nedir? diye sordu. Âlimler; - Rüyânız mübârektir, dediler. - Peki, ne yapmamı tavsiye edersiniz? - O zâtın dediğini yapınız. Ordunuzu alıp, acele o diyara gidiniz. Sultân; - Pekâlâ, dedi. Ve sürdü ordusunu Hindistan'a. Hiçbir mukavemetle karşılaşmayıp, koca "Hindistan ülkesi"ni fethetti baştan başa. Resûlullahın buyurduğu oldu. Ve bu topraklar, "İslâm"ın nuruyla aydınlandı. Bu büyük velînin sayesinde... E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com