Müşrikler kuduruyordu

A -
A +

Bir gün, Resûlullah Efendimiz, Kâbe yanında namaz kılıyor, beri yanda ise müşrikler toplanmış konuşuyorlardı. Ebû Cehil, yüksek sesle; - Yetti gayri! Hele secdeye gitsin, koşup ensesine basacağım! dedi. Göreceksiniz! Öbürleri teşvik ettiler: - Tabii ya, geç bile kaldın. Az sonra o Server secdeye indiler. Ebû Cehil, fırlayıp sessizce yaklaştı arkasından. Güya o dediğini yapacaktı. Ama "Zınk!" diye durdu birden. Ve yüzgeri kaçmaya başladı. Öbürleri sordu merakla: - Ne oldu? Niye kaçıyorsun öyle? Korkudan titriyordu kâfir: - Ateşi görmediniz mi? Şaşırdılar: - Ne ateşi yâ Ebâ Cehil? Biz bir şey görmüyoruz. - Yâhu Onunla aramızda "ateş deryası" peydah oldu. Bir adım daha atsaydım, yanacaktım. Peki, ibret aldı mı? Hayır. Zîra bu, "nasip meselesi"ydi. SİZ DE ŞAHİT OLUN! Bir gün de, yine yandaşlarına büyük büyük lâflar etmeye başladı bu koca kâfir: - Kafasını taşla ezeceğim! Siz de şâhit olun! Öbürleri teşvik etti yine: - Haydi, ez de görelim! Az sonra "Resûlullah Efendimiz" teşrif edip, huşû ile namaza durdular. Müşrikler döndüler Ebû Cehil'e: - Haydi, göster kendini! Kalktı ve büyükce bir taş alıp yanaştı usulca. O Server secdeye inince, Ebû Cehil koca bir taşı kaldırıp, tam üzerine bırakacaktı ki, korkuyla kaçmaya başladı yine. Yandaşları seslendiler: - Ne oldu? Niye kaçıyorsun yine? - Canavar! dedi titreyerek. Üzerime "korkunç bir canavar" saldırdı. Kaçmasaydım parçalayacaktı beni. Ama yine ibret almadı. Çünkü Kur'ân-ı kerîmde; "Gözleri var görmezler, kulakları var işitmezler" buyuruluyor ki, işte bu gibileri işaret ediyor olmalı. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com