Behâeddîn-i Buhârî kuddise sirruh, hazretlerinin bir talebesi, bir gün bu zâta gelerek; - Efendim, namazlarımdan zevk alamıyorum. Tasavvuf hallerim de iyi değil. Bana ne tavsiye edersiniz? diye sordu. Cevabında; - Yediğin lokmalara dikkat et, buyurdu. Talebe yediklerini araştırdı. Helâldi hepsi de. Tekrar huzûruna gelip; - Efendim araştırdım. Yemeklerimiz helâl olup, bir kuruş bile haram karışmış değildir, dedi. Büyük velî; - Biraz daha araştır, buyurdu. Başka hususlarda bir hatâ yapılıyordur belki de. Çocuk tekrar araştırdı. Nihâyet farkına vardı bir şeyin. Ocakta "şüpheli" bir odun yakılmıştı. Koşup sordu hemen: - Bu olabilir mi efendim? - Evet, olabilir, buyurdu. Genç, bundan dolayı tövbe etti. Ve çabucak kavuştu iyi hallerine. EHL-İ SÜNNETİN MÂNÂSI Bir gün de, talebesinden biri; - Efendim, Ehl-i sünnet âlimlerinden çok bahsediyorsunuz. Ehl-i sünnet ne demektir? diye sordu. Cevabında; - "Ehl-i sünnet vel cemaat" demek, Resûlullah Efendimizin ve Onun Eshâbının gittiği yolda yürüyenlerdir, buyurdu. Ve ekledi: - Yetmişüç fırka içinde Cehennemden kurtulacak olanı, yalnız bu fırkadır. Genç sordu: - Ya diğerleri hocam? - Onlar, yanlış îtikatları sebebiyle Cehenneme gireceklerdir. - Orada sonsuz mu kalırlar hocam? - Hayır, çıkıp Cennete girerler sonunda. Cehennemde sonsuz kalmak, "kâfirler"e mahsustur. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com