Ne için mahzundu?

A -
A +

Peygamber Efendimiz "aleyhisselâm" ve şânlı sahâbîler, Uhud harbinden dönmüş, Medîne'ye giriyorlardı. Kadın ve çocuklar, yollara dökülmüş, gâzileri karşılıyorlardı. Hepsi de aynı kişiyi merak ediyordu. Sevgili Peygamberimizi. "Kebşe Hâtun" da düşmüştü yollara. Lâkin Efendimizi sağ görememek endişesiyle pek mahzundu. Oğlu Amr şehit olmuştu. Ama ne gam. O, Peygamberimizi merak ediyordu. Ve gördü nihayet. Sağ ve selâmetteydi. - Elhamdülillâh! dedi. Ve sevinçle yanına koşup; - Yâ Resûlallah! Anam, babam, canım sana fedâ olsun! Seni sağ gördüm ya, gayrisi dert değil, dedi. Oğlu Amr'ı sormadı bile. Ama Efendimiz onu tesellî edip; - Ey Amr'ın annesi! Sana müjdeler olsun ki, oğlun en yüksek mertebeye erişti. Mahşer günü size şefâat edecek, buyurdular. DERT ETMEDİ Bir de Sümeyrâ Hâtun var ki, o da aynı merak içinde seğirtip, Uhud'a gelmişti Medîne'den. Sevgili Peygamberimizi hayatta görmek, tek emeliydi. Uhud'a vardığında, şehitlerle doluydu harp meydanı. Şöyle bir göz gezdirdi. "Babasını" gördü yerde. Az ilerde tanıdık bir şehit daha gördü. "Kocasıydı" bu da. Az ilerde iki şehit daha gördü. Bunlar da "kardeşleriydi". "Fâtiha"lar okuyup, koşturdu. Merakla Resûlullahı soruyordu gördüklerine. Ve nihayet gördü uzaktan. Elhamdülillâh! dedi. Ve sevinçle yanına koşup; - Yâ Resûlallah! Babam, kocam ve kardeşlerim şehîd düşmüşlerse de gam değil. Benim derdim sen idin. Hamdolsun ki seni hayatta buldum, dedi. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com