Ni­çin gel­di ne ol­du?..

A -
A +

Ah­med Ye­se­vî rah­me­tul­la­hi aleyh za­ma­nın­da Mer­ve­zî adın­da meş­hur bir mü­der­ris var­dı ki, bu bü­yük ve­lî­yi sev­mi­yor, hat­tâ kal­bin­de düş­man­lık bes­li­yor­du Ona kar­şı. Çün­kü if­ti­râ­cı­la­ra al­da­na­rak "Kö­tü" bel­le­miş­ti ken­di­si­ni. Hat­tâ in­san­la­rın dî­ni­ni if­sat edi­yor di­ye inan­dı­ğın­dan, Ona diş bi­li­yor, had­di­ni bil­dir­mek için fır­sat kol­lu­yor­du. Ve ver­di ka­ra­rı­nı. Ken­di­si­ne inan­mış ilim eh­li "dört­yüz ki­şi"yle gi­dip im­ti­han ede­cek­ti ken­di­si­ni. Bu­nun için, İs­lâ­mi­yet­ten "Üç bin me­se­le" seç­ti­ler ki, ken­di­le­rin­ce en zor me­se­le­ler­di bun­lar. On­la­rı def­te­ri­ne yaz­mış, ay­rı­ca da ez­ber­le­miş­ti. Ve bir sa­bah ge­lip gir­di­ler der­gâ­ha. Mağ­rur Mer­ve­zî, he­nüz hâl hâ­tır sor­ma­dan; - İn­san­la­rın dî­ni­ni if­sâd eden sen mi­sin? di­ye çı­kış­tı bu bü­yük ve­lî­ye. Ah­med Ye­se­vî haz­ret­le­ri, yu­mu­şak bir ses­le; - Efen­dim, uzak yol­dan gel­di­niz. He­le bir otu­rup din­le­nin. Bir me­se­le var­sa, son­ra gö­rü­şü­rüz, bu­yur­du. Bu ce­vap kar­şı­sın­da, mah­cûb ol­du. Ama vaz­geç­me­di ina­dın­dan. Er­te­si gün der­gâ­ha ge­lip, çık­tı Ah­med-i Ye­se­vî haz­ret­le­ri­nin va­az kür­sü­sü­ne. Ha­zır­la­dı­ğı su­âl­le­ri so­rup, gü­yâ zor du­rum­da bı­ra­ka­cak­tı bu bü­yük zâ­tı. Fa­kat o da ne? Bir ke­li­me bi­le ko­nu­şa­mı­yor­du. Çün­kü si­lin­miş­ti zih­nin­de­ki bil­gi­ler. O su­âl­ler­den bi­ri­ni bi­le hâ­tır­la­ya­mı­yor­du. Def­te­ri­ni çı­kar­dı he­men. Ora­dan ba­kıp hâ­tır­la­ya­cak­tı. Fa­kat def­ter­de­ki ya­zı­lar da si­lin­miş­ti. Bom­boş­tu say­fa­lar. O za­man an­la­dı ha­tâ et­ti­ği­ni. Bü­yük­lü­ğü­nü ka­bûl edip, en hâ­lis ta­le­be­si ol­du. Beş se­ne son­ra, ir­şâd için "mut­lak icâ­zet" al­dı ken­di­sin­den. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com