Hasan-ı Basrî hazretlerine, birkaç talebesi; "Efendim! Şeytan bize, 'Elinize geçen dünyâlıkları sıkı tutun, ileride lâzım olacak' diyor" diyerek, şeytandan şikâyette bulundular. Hocaları dinledi. Ve buyurdu ki: "O da sizden şikâyetçi" "Ne diyor hocam?" "Hak teâlâ dünyâyı bana, kanâati onlara verdi. Onlar ise kanaati bırakıp, dünyaya sarılıyorlar, diyor" buyurdu. Gençler sordu: "Başka ne diyor?" "Îmânlarını almayınca, onlara dünyâyı vermiyorum, diyor. O halde siz de dünyâyı sevmeyin" buyurdu. Gençler mahcup oldular. Başlarını eğip ayrıldılar. "O, BABAMDIR!.." Bu zât, Kâbe-i şerîfi ziyâret ederken birinin, sırtında bir zenbille tavâf ettiğini gördü. Garibine gitti. Ona yaklaşıp; "Arkadaş, arkandaki yükü yere bırakıp da öyle tavâf etsen daha iyi olmaz mı?" buyurdu. O kimse dönüp; "Bu yük değil" dedi. "Ya nedir?" "Babamdır. Bunu Şam'dan yedi kere sırtımda getirip de hac yaptırdım" dedi. Hasan-ı Basrî; "Niçin?" deyince; "Çünkü babam bana güzel dînimi öğretti ve beni tam İslâm ahlâkı üzere terbiye etti" cevâbını verdi. Büyük velî; "Kıyâmete kadar böyle hizmet edip de bir kere kalbini kırsan, hepsi boşa gider. Bir defâ gönlünü alsan, bu kadar hizmete mukâbil olur" buyurdu. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com