Mısır’da vefat eden
Seyyid Ahmed Rıfai hazretleri, büyük velilerden ve evlâd-ı Resul'dendir.
Henüz dünyaya gelmemişti ki dayısı, bir gece rüyasında Resulullah Efendimizi gördü.
Efendimiz ona;
“Ey Mansur! Yakında hemşirenin bir oğlu olacak. Adını Ahmed koyun ve onu iyi yetiştirin. Zira o, Hak teâlâ katında yüksek bir zat olacaktır” buyurdu.
Kırk gün geçti...
Bu zat doğdu.
Gençliğinde Allah'tan çok fazla korkuyordu! Öyle ki; çok ağlamaktan, gözyaşları iz yapmıştı yüzünde! Namaza durduğunda benzi sararır, kendinden geçerdi âdeta.
Orta boylu, nur yüzlüydü.
Buğday benizliydi.
Alnı açık ve genişti.
Hem güler yüzlüydü.
Konuştuğu zaman sözleri kalplere tesir eder, kötü yolda olanlar hidayete kavuşurdu. Uzakta olanlar da yanındaymış gibi çok rahat işitirlerdi sohbetini.
Hatta yavaş ve alçak esle de konuşsa, yanındakiler gibi işitirlerdi aynen.
Kulağı az işiten ve sağır olanlar bile işitir ve anlarlardı onun kerametiyle.
● ● ●
Bir günkü sohbetinde;
“Kardeşlerim! Şeytan insanı iki yerde küfre düşürür. Yani bu iki yerde insanı kolay küfre sokar. Bunların biri öfke, diğeri şehvettir. Öfke anında akıl örtülür, şuur çalışmaz. İnsan ne dediğini, ne yaptığını bilemez. Şehvet de böyledir” buyurdu...